31 Mayıs 2012 Perşembe

A-DE-SE...DEMİR GİBİ MAÇ,DEMİR GİBİ ŞAMPİYON...

     Adana Demir Spor ve Fethiyespor takımları mücadele verdi ve sonunda kazanan 2-1'lik skorla Adana Demir Spor, Bank Asya Ligine yükseldi.Bu maç ilk açıklandığında hissiyatım,ismini daha önce çok az duyduğum Fethiyespor'un varlık gösteremeyeceği ve zevkli bir karşılaşma olmayacağı yönündeydi. Genelde alt lig takımlarının gücü bellidir bu yüzden büyük beklentilerim yoktu.


     Ekran başına oturdum ve izlemeye başladım.Önce maç öncesi pankartları gördüm.Fethiyespor taraftarı  "size de bize de çok yakışır" diyerek dostça bir pankart hazırlamıştı.Gerçekten böyle bir sezonun ardından bunu görünce duygulandım.Maçın başlamasıyla heyecan da başlamış oldu.Hiç benim sandığım gibi kötü ekipler değil iki takımda, hem mücadele var hemde oyun kalitesi yüksekti.Maça Adana ekibi etkili başladı, 9. dakikada golü buldu.Heyecan içinde mükemmel geçen maçta 82. dakikada fark ikiye çıktı ve adana ekibi rahatladı ancak maç daha bitmemişti.Fethiyespor baskısına devam etti ve gölü de buldu.Ardından iyice yüklenip rakibi terletti.Hele hele 90.dakikada kaleciyle karşı karşıya bir gol kaçtı ki anlatılmaz yaşanır.Son dakikalarda ölüp ölüp dirilen Adana Demir Spor zorda olsa galibiyeti aldı ve Bank Asya'ya çıkmaya hak kazandı.


     Fethiyespor'un oyun anlayışına özellikle bayıldım.Sakin durarak yerden ayağa paslarla küçük küçük varyasyonlar yaparak futbolun göze hoş gelen yanını çok güzel gösterdiler.Adana Demir Spor'unda oyunu müthişti.Onlarda Fethiyespor'a uydular ve hem paslaştılar hem mücadele ettiler hemde sürekli oyun kurdular.Bu takımlar Bank Asya'ya yada Süper Lige yakışmıyorlar aslına bakarsanız çünkü gerçekten çok etkili oynuyorlar ve bizim liglerimize çok fazla gelecekler..Maçı izlerken bu yorumu yaptım kendi kendime ve sanki bir Premier Lig maçı izler gibi hissettim.Top bir o kalede bir bu kalede ama öyle uzun toplarla değil gerçekten oyun kurarak geliyorlar.Süper ligde paralar döküp izlediğimiz harele gürele maçlardan sonra bu maç gerçekten tatlı gibi geldi.Gözümüzün adeta pasını sildi.


     Taraftarlara özellikle değinmek istiyorum.Hem Fethiyespor taraftarı hemde Adana taraftarı enfestiler.Tribün kültürü olan ve Süper Lige hasret kalmış Adana Demir Spor taraftarı "Şimşekler", yaptıkları şovlarla izleyenleri büyülediler.Süper Ligde böyle tribünleri izlemek isteyen benim gibi futbol severler ise maç içinde galiba Adana ekibinin çıkmasını çok istediler.Meşhur şovları A-De-Se'yi izlerken tüylerim diken diken oldu."Şimşekler" dışında bir de dostlukları ile göz dolduran Fethiyeli "Apaçiler" vardı.Fethiyesporlular da hem yedikleri erken golle hemde "Şimşekler'in " yaptığı şovlarla geri planda kalsalar da 100'e yakın otobüs gibi yoğun bir taraftarla gelmeleri  ve takımlarını maçtan sonra tribüne çağırarak tebrik etmeleriyle geceye damgalarını vurdular.


     Son olarak her iki takımı da gerçekten tebrik ediyorum. Her ikisi de bana bu akşam nefis bir futbol ziyafeti verdiler ve acaba alt liglerinde yayın hakkı alınabilir mi diye düşündürdüler.Bence kadrolarını bozmadan,sistemlerini değiştirmeden devam ederlerse yakında Adana Demir Spor tıpkı Eskişehirspor gibi Süper Lige gelir ve ligin gediklisi olur.Fethiyespor taraftarları da hiç üzülmesinler çünkü aynı şeyler Fethiyespor için de geçerlidir.Sistemleri,kadroları ve anlayışları şahsiyetli takımlar mutlaka emeklerinin karşılığını alacaklardır.Tekrar iki takımı kutlarım ama Adana Demir Spor'u Bank Asya Ligine çıktığı için ayrıca gönülden kutlarım.İnşaallah seneye de başarılı olurlar.SAYGILARIMLA...
     

29 Mayıs 2012 Salı

BANKASYA'YA SON ADIM


   
     Spor Toto 2. Lig Play-Off maçlarında yarı final maçları tamamlandı. Yarı finaldeki iki maçın 90 dakikalık bölümü berabere biterek finalistleri penaltı atışları belirledi. Bankasya ligine bir adım daha yaklaşan takımlar Adana Demirspor ve Fethiyespor oldu. Yarı final maçlarının sonuçları şu şekilde;

Bugsaşspor 0-0 Adana Demirspor

               ( pen: 8-9 )
Bozüyükspor 2-2 Fethiyespor
               ( pen: 5-6 )
   
      Bu sonuçların akabinde Spor Toto 2. Lig Play-Off Final maçı 31 Mayıs 2012 tarihinde saat 
19:00'da Denizli Atatürk Stadı'nda oynanacak.
 

     Son olarak kendi düşüncemi ifade etmek istiyorum. Adana Demirspor'un Bankasya'ya çıkması halinde önümüzdeki sezon Bankasya'da çok keyifli Adana derbileri izleyeceğimizi ümid ediyorum. Diğer yandan Fethiye'nin yükselmesi halinde farklı bir şehrin takımının daha çok göz önünde olması bizlere mutluluk verecek.




27 Mayıs 2012 Pazar

TAM BİR FİNAL

     Heyecanla beklediğim maç geldi ve kuruldum tv'nin karşısına, maç finale yakışır şekilde başlamasına rağmen malesef bu görüntü uzun sürmedi. İlk 20 dakikayı izlediğimde maçın gayet çekişmeli, tempolu geçeceği belliydi. Bu güzel mücadeleye limon sıkan biri çıktı malesef.. Barbaros Barut.. Önce kendi takım arkadaşları ile tartıştı izlerken bir anlam veremedim bu gereksiz tartışmaya ve 22. dakikada hiç yoktan yere "çenesi" yüzünden kırmızı kart ile oyun dışı kaldı.. Bu kadar kolay mıdır ya ? Final maçı oynuyorsun, o kadar taraftarın gelmiş ortada hiç bir sebep yokken takımını eksik bırakıyorsun.. Adanaspor taraftarı protesto düzenleyip Barbaros'u takımdan kovdurtsa yeridir.

     Aslında benim genel düşüncem şu: Kasımpaşa'nın rahat top oynadığı dakikalarda biraz gevşek davranarak 2. golü bulmaması başlarına bela oldu. Adana'nın attığı goller dışında rakip kalede pozisyonu yok.

     Benim favorim bu maçta Adanaspor'du ama maçın genelinde İstanbul temsilcisi eksik kalan rakibi karşısında üstün oynadı. Kolay maçı zora soktular, maç 1-0 iken ikinci golü bulabilecek fırsatlar yakaladılar, değerlendiremediler. Adanaspor'u da mücadelesinden dolayı tebrik etmek gerekiyor. İki takımda maçı izleyenlere gerçekten de bir "final maçı" izlediğini hissettirdi.

     Son olarak hakem Fırat Aydınus'un gösterdiği iki kırmızı kart kararınında isabetli olduğu düşüncesindeyim. Özellikle ilk kırmızı kartta, kimsenin kimseye küfür etme hakkı yok !

BANKASYA'YA DOĞRU


     Spor Toto 2. Lig Beyaz ve Kırmızı grupları lider bitiren Şanlıurfa ve 1461 Trabzon takımlarının Bankasya ligine yükseldiklerini daha önceki yazımızda belirtmiştik. 

     Bankasya ligine yükselme play-off maçlarında çeyrek finaller oynandı. Bu akşam ve 
yarın akşam da yarı final maçları oynanacak. Öncelikle çeyrek final maçlarının sonuçlarına bir göz atalım.

Adana Demirspor 1-0 Balıkesirspor
Bugsaşspor 2-1 Bandırmaspor
Fethiyespor 1-0 Turgutluspor
Bozüyükspor 1-0 Kızılcahamamspor



Yarı final eşleşmeleri ise şu şekilde;
Bugsaşspor    -   Adana Demirspor
Bozüyükspor  -  Fethiyespor
   
     Tüm play-off maçlarının Denizli Atatürk Stadı'nda oynandığı bilgisini de vererek; 
hakeden takımın, Bankasya ligine oynadığı futbol ile değer katacak takımın yükselmesini temenni ederek yazımı noktalıyorum.




26 Mayıs 2012 Cumartesi

YİNE,YENİ,YENİDEN MİLLİ HEYECAN

     Türk Milli Futbol Takımımız Euro 2012 elemelerinde başarısız olup turnuvaya katılamayınca sil baştan yeni bir yapılanmaya gitti.Takımın başına istikrarı ile göz dolduran genç Teknik Direktör Abdullah Avcı getirildi.Yeniden yapılanma mesajları verildi ve program yapıldı.

     Milli takım bu program çerçevesinde liglerin bitmesiyle birlikte toplandı ardından da ilk maçına 24 Mayıs'ta çıktı ve 3-1 gibi güzel bir sonuçla galip geldi.Önce değerlendirmeye oyunculardan başlamak daha doğru olur diye sanıyorum.Gençleşme ve yenileşme hareketlerine Bursa'da başlayan Avcı, bu 15 günlük kamp ve maç serisinde biraz daha tecrübeli oyuncuları da işin içine katarak Milli Takım ruhunu daha kolay öğrenmelerini ve birbirine alışmalarını sağlamaya çalışıyor.Kadro revizyonu anlamında Soner Aydoğdu,Alper Potuk,Serdar Aziz,Fehmi Mert Günok,Semih Kaya,Mustafa Pektemek gibi isimlerin çağrılması sevindirici bir gelişme.Bunların yanında Hamit Altıntop,Emre Belözoğlu ve Volkan Demirel gibi tecrübeli isimlerle de yeteneğin ve tecrübenin kaynaşmasına uğraşılıyor.

     Başta Sercan Sararer olmak üzere çağırılan genç oyuncuları beğendim.Nuri Şahin'i biraz daha olgunlaşmış,Ömer Toprak'ı sakin,Serdar Kurtuluş'u hırslı ve İsmail Köybaşı'nı oturmuş gördüm.Sercan için ayrıca parantez açmak istiyorum.Bu kampta Milli Takımdaki ilk maçını oynadı fakat sanki yıllardır oynuyormuş gibi sakin,olgun ve uyumlu oynadı.Bir de asist yapan genç futbolcu bence Milli Takımın kazandığı en büyük değerdir.

     Beğenmemek değil ama bazı yerlerde eksiklik gördüğüm futbolcu ise Gökhan Töre oldu.Miroslav Stoch tarzında,daha çok hücumu seven ve arkasında boşluk bırakan genç futbolcu Serdar'a zor anlar yaşattı.Bunun dışında gözüme kötü olarak çarpan oyuncu yoktu.İkinci yarının ilk 15 dakikasında bocalayan takımımız, özellikle ilk 45 dakika olmak üzere oyunun genelinde futbol adına güzel varyasyonlar denedi.Karşısında Gürcistan'ın olmasının da etkisiyle oyunu rahat geçirdiğini söyleyebileceğimiz Milli Takım, yinede daha önce oynadığımız düşük seviyeli takımlara karşı düştüğümüz haller göz  önüne alındığında başarılı performans gösterdi.

     Gürcistan galibiyeti ile moral bulan Milliler, bugün Finlandiya ile Red Bull Arena'da saat 21.00'de karşı karşıya gelecek.Daha sonra 29 Mayıs saat 21.00'de Bulgaristan karşısına çıkacak olan takım,2 Haziran günü 21.45'te Euro 2012 Avrupa Şampiyonasının favori isimlerinden Portekiz ile Estadio La Luz stadında ciddi bir mücadele verecek.Son karşılaşmasını yine kupanın ev sahiplerinden olması hasebiyle şanslı olarak gözüken Ukrayna ile 5 Haziran saat 21.00'de Avusturya'da oynayacak Milli Takım bu maçtan sonra ülkemize dönecektir.Genel anlamda olumlu gördüğüm takımımız eksiklerini de gidererek ve daha da oturarak dilerim ki 2014 Dünya Kupasına katılır.SAYGILARIMLA...       

24 Mayıs 2012 Perşembe

FİNALİN ADI: KASIMPAŞA - ADANA


Bankasya play-off grubunda yarı final maçları sona erdi. Kasımpaşa ve Adana rakiplerini her iki maçta da yenerek Süper Lig için son randevuya hak kazandılar..

Kasımpaşa ilk maçta deplasmanda Konya'yı 2-0 yenerek büyük avantaj elde etmişti. Rövanşta ise İstanbul'daki maçı 4-0 gibi farklı kazanarak finale adını yazdırdı. Bu maçta Adem Büyük 3 gol atarak tüm dikkatleri üzerine çekti.

Adana ise ilk maçta kendi evinde Rize'yi 3-1 ile geçmişti. İkinci maçta Rize'nin olası 2-0'lık galibiyeti finali getirecekti fakat hiç öyle olmadı Adana orda da 1 gol buldu ve Kasımpaşa'nın finaldeki rakibi oldu.

Final maçı 27 Mayıs tarihinde Ankara'da 19 Mayıs stadında saat 19:00'da oynanacak.

Kasımpaşa play-off'un iki maçında 6 gol atıp hiç gol yemedi ama nedense benim favorim Adana.. Siz hangi takımın Süper Lige çıkmasını isterdiniz ?

22 Mayıs 2012 Salı

SEZONUN İYİLERİ

     Lig sona erdiği için artık yazılarımızda geride bıraktığımız sezonu genel anlamda değerlendirme imkânı bulacağız yani bir nevi sonuca göre düşüncelerimizi buraya aktaracağız. Bu yazımda Süper Ligde takımına en çok katkı yapan futbolcuları değerlendirmeye çalışalım. Şampiyon takım Galatasaray'dan başlayalım..

     Galatasaray öncelikle yaptığı transferlerden Riera hariç nerdeyse %100 verim aldı. Muslera kalesini gole kapattı, Ujfalusi tecrübesi ile farkını ve kalitesini gösterdi; Eboue her maçta diriliği ve sağlam oyunuyla takıma çok şey kattı. Selçuk ve Melo ikilisi orta alanın ortasında iki yönlü oynayarak hem savunmaya yardımcı oldular hemde zaman zaman rakip kaleye sokularak skor ürettiler. Burda dikkat edilmesi gerekenler şunlar; Selçuk freekick golleri ile takımının kilitlendiği noktalarda oyunu açtı çoğu kez. Melo ise özellikle iç saha maçlarında taratfarı ateşleyerek taraftarın takımı daha çok sahiplenmesini sağladı ve arkadaşlarını hırslandırdı. Emre Çolak ve Semih Kaya, Fatih Hoca'nın parlayan yıldızlarıydı bu sene.

     Fenerbahçe'de Alex her sezon olduğu gibi çizgisini bozmadan sonuçlandırdı sezonu. Stoch özellikle 6-7 maç çok üst düzey performans sergiledi. Sow'un çabuk uyum sağlaması çok büyük bir avantaj oldu Fenerbahçe için.. Baroni bu sezon bambaşka hele ki ekstradan bulduğu freekick golleri ile onu izlemek çok keyifli. Volkan ise Fenerbahçe için efsane olma yolunda, takımın sonuna kadar şampiyonluğu kovalamasında çok büyük pay sahibi. Yobo da savunmada iyi işler yaptı. Emre çok iyi olmasada sezonun geneline baktığımızda "performans olarak" iyi göründü.

   
     Trabzon'da Burak Yılmaz'ın senesiydi bu sene, attığı gollerle hem kendini ispat etti hemde takımını sırtladı. Zokora orta alanı toparlayan başarılı savunma oyunu  ve oyuna yön verme anlamında o mevkide ne kadar Avrupai olduğunu farkettirdi herkese. Olcan ve Halil de genel anlamda başarılıydı. Adrian'da top tekniği ve ofansif özellikleri ile etkili olduğunu söyleyebilirim.

     Beşiktaş'ta başarılı bulduğum oyuncu sayısı daha az, Egemen, Fernandes ve Ernst takımın en iyilerindendi. Almeida, Quaresma ve Simao dönem dönem performansları yükseldi. Kaleci Cenk ise bazı maçlarda yaptığı kritik kurtarışlarla takımını mağlubiyetten kurtardı desek yalan olmaz herhalde..

     Bursaspor'da Pinto acıları dindirdi diyebiliriz, takım ligin ilk yarısı sonunda sadece 18 gol atabilmişti. Pinto öncelikle golleri attı, hem Battala'nın performansını arttırdı hemde tribünlerin sempatisini kazanarak takıma sahip çıkmasını sağladı. Batalla takımın ataklarına hep yön veren isim oldu. N'Diaye mücadeleci oyunuyla ortasahanın ayakta kalan ismiydi tüm sezon boyunca. Kaleci Carson'da bir çok maçta çok kritik müdahalelerde bulunarak maç kazandırdı takımına.

     İ.B.B'de Webo ve Doka oynadıkları futbol ile hem takımlarına katkı hemde lige renk kattılar, aynı şekilde Sivaslı Eneramo ve Grosicki de öyle.. Kayseri'den genel olarak Amrabat ve kaleci Navarro'yu başarılı buldum. Eskişehir'den Dede, Kamara, Diego Angelo, Alper Potuk ve Veysel Sarı takımlarına fazlasıyla katkıda bulundular. MİY'den Nobre ve Karabük'ten Cernat tecrübeleri ile takımlarına katkı sağladılar. Ordu'dan Culio, Stancu ve Gosso sezonun iyilerindendi.. Antep'ten Yasin Pehlivan'ı beğendim, Avrupa görmüş adam kendini belli ediyor..

Benim görüşlerim bunlar sizde düşüncelerinizi yorum olarak yazabilirsiniz.


20 Mayıs 2012 Pazar

BANK ASYA PLAYOFF'UNUN TRİBÜNLERİ...

     Bu sene Bank Asya Playoff'unda 3 şehir takımı ve bir de semt takımı mücadele veriyor.İlk maçlar oynandı ve Adanaspor evinde Rizespor'u 3-1 gibi avantajlı bir skorla yenmesini bildi.Diğer tarafta ise Konyaspor rakibi Kasımpaşa'yı ağırladı ve sahadan  2-0 yenik ayrıldı.

     İlk maçlara bakarsak Kasımpaşa'nın deplasman galibiyeti olduğu için büyük avantajı olduğunu görüyoruz.Adanaspor ise evinde son anda gol yemeseydi ikinci maça çok daha rahat çıkabilirdi.Ben kendi düşüncemi söylersem eğer  herkes gibi Adanaspor-Kasımpaşa finali bekliyorum ve oradan da Adanaspor'un çıkacağını düşünüyorum.

     Hem performans anlamında hemde psikolojik anlamda üstün gördüğüm Adanaspor'un Süper Lige çıkmasını ayrıca istiyorum.Bunun sebebi asla sempati değildir.Ben hep Süper Ligde şehir takımlarının ve güçlü taraftarların yer almasından yana bir düşüncedeyim.Oynanan iki maça da baktığımızda,biri Adana'da sıcakta ve daha zor ortamda oynanan maç,diğeri Konya'da daha serin ve güzel bir ortamda oynanan bir maçtı.

     Tahminlerimiz hep daha sıcak ve zor ortamda oynanan maça daha az taraftarın geldiğidir fakat Adanaspor maçında tribünler olabildiğince doluydu.Serin ortama,yani Konya'ya baktığımızda ise tribünlerde adeta yeller esiyordu.Maddi zorluklar içerisinde buraya kadar gelen takıma duyulacak saygı bu kadar mıydı?

     Konyaspor taraftarı futbola oldukça ilgisiz bakıyor.Bu bakış sadece bu sene değil,Süper Lig tecrübelerinde de böyleydi.O yüzden şahsen Konyaspor'u Süper Ligde görmek istemeyenlerdenim.Kasımpaşa taraftarı da çok etkili değildi son zamana kadar ama yinede orada destek arttı.Kasımpaşa eğer yıllardır süren asansör ve amaçsız takım karakterini devam ettirmeyecekse,Süper Lige gelmelerini isterim.Rize taraftarının tribün grubu Rotasızlar,geçmiş senelerde ismi gibi bir durumdaydı ama artık statla birlikte yeni yeni etkinliğe kavuşuyorlar.Adanaspor taraftarı ise "Turbeyler" grubu ile tekrar ciddi bir diriliş içine girdi.En zor maçlarda takıma itici güç oluyorlar.En son Rize maçında da gösterdiler ki takımın her zaman yanında olacaklar.

    Yazımın başında "ayrıca" Adanaspor'u istiyorum derken işte bu tribün kültüründen bahsediyordum.Yani hem bir şehir takımı hemde futbolu seven,destekleyen bir grup olsun istiyorum.Sadece Adana ile sınırlı değil bu isteğim.Göztepe,Karşıyaka,Sakarya,Kocaeli gibi takımların da Süper Ligde olmasını arzuluyorum.Renkli bir lig,ateşli taraftar ve zevk verici oyun ilkeleri üzerinden futbola bakıyorum.Playoff'tan her anlamda hak eden gelsin dileklerimle yazımı bitiriyorum.SAYGILARIMLA...    

19 Mayıs 2012 Cumartesi

OBJEKTİFLİĞİ KAYBETMEK; TAKIM YAZARLIĞI...

     Türkiye'de bazı şeylerin değişmesi gerektiğini hep dile getiriyorum.Bu yazımda üstünde duracağım şey ise "takım" yazarlığıdır.Gazetelerde okuduğumuz yazarların ve televizyonlarda dinlediğimiz yorumcuların objektifliğini tartışmak istiyorum.

     Toplumdaki bireyleri yönlendiren kişilerin ünvanları beni hep rahatsız etmiştir.Sürekli olarak Fenerbahçe,Galatasaray,Beşiktaş ve Trabzonspor takımlarında oynayıp emekli olmuş futbolcular, o olmazsa  medyadaki en azılı takım taraftarı olarak bilinen ünlüler yada tribündeki amigoların köşeleri ve ekranları tuttuğunu görüyoruz.

     Böylesine önemli bir meslekte bu gibi şeyleri görmek beni gerçekten çok üzüyor.Yazarlık yada yorumculuk son derece objektiflik gerektirir.Hep duyduğumuz şekilde "Fenerbahçe yazarı" yada diğer takımlara ait böyle ünvanlar, bu objektifliği kıran önemli nitelemelerdir.Bir kişi eğer futbol yorumcusu ise sadece genel bir futbol yorumcusudur.Sadece bir takıma kanalize olamaz çünkü bir kulübe değil milyonlara hitap ediyor.Bu olay ancak şöyle olabilir;Fenerbahçe Tv,Galatasaray Tv yada Beşiktaş Tv'de yorumcu olarak çalışırsa o zaman herkesin kabulü olur çünkü o kulüpten maaş alıyordur.

     Medyada bu durumda olan kişiler belki de gerçekten gördüklerini yazıyorlardır kendilerine göre ama o kullanılan ünvan o yazarların yada yorumcuların inandırıcılığını ortadan kaldırır.Hayatlarının belli bir döneminde o takımda oynamış olabilirler fakat artık o kulübün himayesinden çıkmaları gerekmektedir.Kendi başlarına bir değer olabiliyorlarsa o zaman genel futbol izleyicisinin gözünde ve aklında kalabilirler.

     Kendilerine bir kulübün himayesini yakıştıranlar bilmeliler ki anadolu'da diğer takım taraftarlarının tepkisini alıyorlar.Söyledikleri yada yazdıkları önemli ve doğru şeyler dahi olsa "takım yazarlığı" nitelemesi onları inandırıcı  olmaktan ve dinlenmekten alıkoymaktadır.Halkta "niye dinleyeyim,o şunun temsilcisi zaten doğruları yazmaz ki" denilerek  hep o dediğim damgayı yemektedirler.

     Örneğin televizyondaki spor programlarında her daim dört kişi ve bir sunucu vardır.Bunun sebebi ise Fenerbahçe,Galatasaray,Beşiktaş ve Trabzonspor'un bir nevi sözcüsü olduğu içindir.O takımların taraftarlarında bu anlayış öylesine yerleşti ki eğer kendi takımından yorumcu yoksa programa mesaj atarak bizim hakkımızı yiyorsunuz diyebiliyorlar.Bunun kırılması ve herkesin kisveler altından çıkıp kendi benliğiyle yorum yapması gerekir.

     Tabiki burada bu anlamda objektif olan kişileri ayrı tutuyorum.Hiçbir nitelemeye gerek duymadan çıkıp yorum yapan yazarları ve yorumcuları tebrik ediyorum.Bunun yanında,kendilerine takım ünvanı verilen fakat bunu yorumlarıyla saygınlığa çeviren yazar ve yorumcular da vardır.Gerçek yorumculuk bence bu olmalıdır.Bu alanda gördüğüm kişiler ise Mehmet Demirkol,Uğur Meleke,Rıdvan Dilmen,Okay Karacan ve Cem Dizdar gibi yorumculardır.Ülkemizdeki bu bahsettiğim objektiflik ve "takım yazarlığı" sorunun bir an önce son bulmasını diliyorum.SAYGILARIMLA...

18 Mayıs 2012 Cuma

BANKASYA PLAY-OFF'U

Bankasya ligi yükselme play-off maç programı belli oldu. Bende takımların genel durumlarını değerlendirerek bir mini analiz yapmayı düşündüm.

Öncelikle Adana-Rize maçını değerlendirelim. Yapılan açıklamalara göre Rize taraftarı Adana'ya gitmeyecek, aynı şekilde Adana taraftarı da rövanş maçına Rize'ye gitmeyecek. Bu sebeble Adanaspor kulübünden yapılan açıklamaya göre kullanımda olmayan güney kale arkası ve deplasman tribünü de taraftara açılacak hatta kulüp bu maçta hasılat rekoru elde etmeyi hedefliyor. Rize'nin en büyük kozu şüphesiz iki golcüsü Bikoko ve Jallow, 17 ve 14 golle gol krallığında zirvedeler. Adana ise uyguladığı katı savunma mentalitesi ile golcüsü Mbilla'ya güveniyor. Şehrin süper lig hasretini ve taraftarın desteğini de düşünürsek ev sahibi takımın galibiyet adına bir adım önde olduğunu düşünüyorum.

Geniş kadro yapısıyla play-off'un favorisi gösterilen Kasımpaşa'nın gol silahları Dimitrov ve Adem Büyük. Son haftalarda puan kaybederek süper lige yükselme avantajını kaybetmiş olsalar da teknik patron Metin Diyadin, geçen sezon Ordu'yu üst lige taşıdığı gibi Kasımpaşa'yı da taşıma ihtimali yüksek. Konya ise yaşadığı ekonomik problemlere ve altyapıdan destekledikleri kadrolarına rağmen bu noktaya gelmeleri bile önemli bir başarı. Konyaspor 25 golle ligin en az gol yiyen takımı konumunda, aynı zamanda 35 golle en az atan takımlar arasında. Az gol atmaları kendileri adına psikolojik bir handikap oluşturabilir.

Rize-Adana ve Kasımpaşa-Konya deplasmanlı maçlarının sonunda skor avantajını elinde bulunduran iki takım tarafsız sahada tek maç usulü ile final müsabakası oynayacaklar. Finali kazanan takım Süper Lig biletini almış olacak.

Bu yarışta şehir taraftarlığının ön plana çıkması benim gibi düşünen futbolseverleri memnun edeceğini tahmin ediyorum. Son olarak şunu da söylemek isterim benim favorim Adana.. sizde favorinizi yorum olarak yazabilirsiniz..

17 Mayıs 2012 Perşembe

*BOAS-VİNDAS CARLOS *(Hoşgeldin Carlos)

     Türk futboluna çok yakışan bir isimdi.Karmaşık gündemin içinde yüzümüzü güldüren naiflikti CARLOS CARVALHAL...12 gün önce yazdığım yazımda ona olan saygımı dile getirdim.Kariyerinde iyi mevkilere gelmesini ve bir gün yine Türk futbolu ile yolunun  kesişmesini dileyerek yazımı bitirmiştim.Sanırım kalbim temiz olacak ki üstünden 2 ay geçmeden kesişti yollarımız o naif futbol adamıyla.


     Beşiktaş'ın alelacele gönderdiği teknik adam,üstünden çok geçmeden tekrar evine geri döndü.Basın toplantısında söylediği sözler her amatör ruhlu taraftarın kalbine girdi.Sayın Carvalhal "başka ülkelerden gelen teklifler maddi anlamda daha iyiydi ama ben projeyi seçtim" dedi.Ayrıca "evime döndüğüm için mutluyum" diyerek Türkiye'ye olan sevgisini gösterdi.Carlos Carvalhal, İBB takımında hem teknik adamlık hemde altyapı görevini üstlenecek.


     Süper Lige çıktığından beridir istikrara sahip olan ve bunun meyvalarını da toplayan takım,bu atağıyla bence başarılı bir iş yaptı.Ortaya konulan projeler ile Carlos gibi beyefendi ve bence yetenekli bir teknik adamın kalbine girerek komutanlığa getirdiler.Beşiktaş'ta belli konular yüzünden hak ettiği değeri göremeyen teknik adam inşaallah bu kulüpte yapacakları ile kendisini gönderenleri mahcup eder.


     En azından Beşiktaş'taki o kötü baskı olmayacak üstünde ve daha rahat bir çalışma ortamı bulacak.Geçen sezon ona yapılanlara en çok üzülenlerden biri olarak en çok sevinen de ben oldum.Bazı insanlar teknik direktörlüğünü beğenmeyebilir ama ben ona inanıyorum.Hem oyunsal anlamda hemde geleceğe yatırım anlamında bize güzel şeyler katacağını düşünüyorum.Futbolumuza hoşgeldin CARLOS...SAYGILARIMLA...

16 Mayıs 2012 Çarşamba

AKILSIZ BAŞIN CEZASI...

     Kızayım mı güleyim mi bilemedim.Yakışıyor mu bize diye düşünüyorum.Derbide gördük olayları ve doğal olarak ceza bekledik.Neler yapılmıştı neler...Sahaya taraftarlar girmişti ve ortalığı savaş alanına çevirmişti.Koltuklarla saldırmıştı,tekme atmıştı güvenlik görevlisine ve çatışmıştı.Dışarda ise çatışmayı bırakın adeta savaş başlattılar.Polis arabası ateşe verildi,meşaleler yağdı falan filan...Olayların "sorumlusu" 48 kişi gözaltına alınmıştı.İşte o 48 kişiden 47'si serbest bırakıldı.


     Emniyet güçleri sahada ne yaptığını sormuş,taraftarlar cevaplamış.Meğerse kimi düğün davetiyesi dağıtmaya inmiş,kimi ilk yardım yapmaya,kimi ise kupa verilmesin demeye...Sorgulandılar ve mahkeme tahliyelerine karar verdi.Demek ki neymiş;etraf karma karışıkken düğün davetiyesi verilebiliyormuş,maç öncesi yada daha uygun bir zaman yok ya.Garibin amacı düğününe adam çağırmakmış meşaleler arasında...Başka bir çıkarım da şu;sen bir taraftar olarak Federasyonun yerine karar verebiliyorsun  ve bunu da sahaya inip taa yöneticilere kadar ulaştırabiliyorsun...Daha neler neler var ki gülmekten hastanelik olabilirsiniz.Mesela bir tanesi tribünde daralmış da hava almak için sahaya inmiş.Bunları ben uydurmuyorum ha polis kayıtlarında var.


     O serbest bırakılan 47 kişinin dışında sadece 1 kişi tutuklandı.Görüntüleri izlerken dikkatimi çekti,yakını bağırıyordu;Sadece o mu suçlu,bir hafta sonra askere gidecek.Hak veriyorum aslında adam haklı çünkü herkes serbest bir o suçlu.Suçu da polis arabasına molotof atmakmış.Peki birşey sorabilir miyim? Polis arabasını ters çevirenlerin,benzinliğe ve camiye meşale atanların hiç mi suçu yok,hepsini o "gariban" mı yaptı.Bence onu da bırakın bari de tutarlılığınız olsun.Herkese tahliye,ona parmaklık....


     Acı verici bir tablo karşımızda duruyor.Bundan sonra eğer düğününüz varsa davetiyeleri sahaya inip dağıtın yada bunaldıysanız tribünde,değişiklik yapın sahaya inin.Değişmesini istediğiniz karar varsa inin birebir yöneticiye söyleyin.İndiğinizde koltuklarla insanlara saldırabilirsiniz yada polislerle çatışabilirsiniz nasıl olsa cezası yok.


     Bugün akşamüstü ise savcı, talebini reddedip taraftarları masum ilan eden mahkemeye itiraz etmiş.Bence bir sonuç çıkmayacak çünkü onlar sadece masumiyetten sahaya indiler! Peki bir başka sorum da şu;madem bunlar suçsuz,gerçek suçlular neredeler?


     Gerçekten yazık...Oynadığımız,izlediğimiz lige ve güvendiğimiz adalete yazık...Ceza vermediler diyenler yanılıyorlar çünkü haberiniz yok ceza verildi.Bu,akılsız başın CEZASI...SAYGILARIMLA...

ORDA BİR "KADIKÖY" VAR UTANÇTA...

     Yazıma başlarken şunu belirteyim ki biraz dinlenmek istedim.Olayları izleyip değerlendirme yapma fırsatı aradım.Fazlaca gerginlik,fazlaca şiddet ve fazlaca utanç vardı izlediğim görüntülerde.Kafamı toparlayıp sakin şekilde yazmak amacındaydım,inşaallah başarılı olurum.

     Dev derbiyi yaşadık hep beraber.Tüm hafta boyunca yayınlar yapıldı,övüldü de övüldü iki takımda.Dünya derbisi dedik,yüzyılın maçı dedik.Elimizden ne gelirse yaptık.Sonucunu hep beraber gördük.Federasyon inatla kupanın Saracoğluna getirilmesinde ısrar etti,verilen karardan dönmedi.Karşılıklı açıklamalar birbirini kovaladı,ortam gerildikçe gerildi.

     Köle olan bir insana "Hürriyet" ismini verseniz de durumu değişmez,sadece sevinir ama hep köledir.Bizim bu derbi de öyleydi.Süper,muhteşem,çarpıcı dedik dedik ama aslında hep tatsız bir maçtı,değişmedi.Süper finalin başından beri devam eden gerginlik patlama yaptı ve adeta daha önce bahsettiğim gibi şiddet yönünden "süper" bir final oldu.Saha dışında başladı herşey önce.Taraftarlar polisle çatışmaya başladı.Maç boyunca sakin olan ortam,şampiyonun Galatasaray olmasıyla zıvanadan çıktı.

     İlk önce taraftarların ayıbından başlayayım keza yönetici ayıbını da kısaca değerlendireceğim.Maç bitti,hemen çevik kuvvet Galatasaraylı futbolcuları sardı ki zaferlerini rahatça kutlasınlar.Gergin olan taraftar maç bitimiyle koltuklarla birlikte sahaya girdi.Saha karıştı,polis-taraftar arasında şiddet fazlasıyla vardı.Alkışlayan taraftarları görmek güzel ama sahadakileri görünce tüylerim ürperdi.Gözüme çarpan önemli detay ise öfkenin rakibe değil polise olduğuydu.Bence bu da gerekçe gösterilemez çünkü o stattaki masum polis size zarar vermedi.Saha içini bir yana bırakıp saha dışına çıkalım.Orada zaten tam bir cehennem yaşanıyordu.Hiç bir gerekçe böylesine öfkenin savunması olamaz.Gördüklerim dehşete düşürdü.Polis arabaları ters çevrildi,kibrite bile dikkat edeceğimiz yer olan benzinlikte meşale yandı.Eğer öfkenize hakim olamazsanız hem kendinize hem de etrafınızdaki insanlara zarar verirsiniz hatta öldürebilirsiniz.O benzin istasyonu patlasaydı kim verebilirdi hesabını ölen masum insanların.Şiddetle övünmek ve onu meşru görmek öylesine yayılmış ki çevrilen polis arabasının önünde "anı" olarak fotoğraf çektiren (insanlar) vardı.

     Nasıl bir karakterdir ki ibadet yerimiz olan Camiye meşale atabiliyor.Bu kadar mı kör olduk,bu kadar mı öfkeden deliye döndük.Sizin için önemi olmasa dahi en azından kutsaliyetine saygı duyun karaktersiz yaratıklar.Neyini anlatayım ki daha bu örneği verdikten sonra.Şu iki gündür hep polisler kötü davrandı,olayları polis başlattı deniyor.Gözünüzü seveyim hangi güç sizi Camiye ve benzinliğe meşale attırabilir,daha doğru ne olmuş olabilir.Gaz bombaları havada uçuştu,sular sıkıldı,arabalar ve evler hasar gördü.Ne o biz "yüzyılın" derbisini oynuyoruz.

     Taraftarın çıkardığı olaylar işin konuşulan kısmı bana kalırsa.Asıl yapılan ayıp bence kulüp tarafından yapılmıştır.Maç bitti,hüzünlü de olsan rakibine saygılı olmak zorundasın.Şampiyon olan takımı alkışla gönder ki sana da ilerde saygı duysunlar.Fenerbahçe yönetimi ne yaptı peki...Önce Fenerbahçe marşları çaldılar,ardından muslukları açıp sahayı suladılar.O da yetmedi ışıkları söndürdüler.Hangi dünya ülkesinde görülmüş ki karanlıkta kupa alınsın.O kadar muhteşem,süper dediğimiz ligin bitişine de yakıştı değil mi karanlıkta kupa almak...

     Belki uzun yazdım ama daha neler neler yazılabilir bu olaylar hakkında...Uzunluk bakımından sizden tekrar özür dileyerek yazıma son veriyorum.Süper ligin Süper finali bitti,süper şiddeti ve cezaları kaldı bize yadigar...SAYGILARIMLA... 

     

     

15 Mayıs 2012 Salı

BANKASYA'YA MERHABA

     Galatasaray şampiyonluğunu kutlaya dursun.. Fenerbahçe ve Bursaspor yarınki kupa finaline kilitlenmiş haldeyken biz de Bankasya ligine yükselen ve yükselme ihtimali olan takımlara bir göz atalım..

     Spor Toto 2.Lig Beyaz Grup'ta şampiyonluğu garantileyen Şanlıurfaspor ve aynı şekilde Kırmızı Grup'ta şampiyonluğunu garantileyen 1461 Trabzon Bankasya 1. Lig'e yükselen takımlar. Bankasya'ya yükselecek son takım ise her iki grupta da  2. , 3. , 4. ve 5. sırayı alan takımlar yani iki gruptan toplam 8 takım birbirleri ile tarafsız sahada tek maç usulü eleminasyon sistemi çerçevesinde karşılaşacaklar.. Bu yükselme play-off'unu kazanan takım Bankasya'daki yerini alacak.

     Liglerin bitimine 1 maç kala Beyaz Grup'ta yükselme play-off'una katılma ihtimali bulunan takımlar şunlar.. Balıkesir ve Bozüyük play-off'u garantiledi. Turgutlu, Bugsaş ve Altay son iki takım olmak için mücadele edecekler. Kırmızı Grupta ise Bandırma ve Fethiye play-off'u garantiledi. Adana Demirspor, Körfez FK ve Kızılcahamam son iki takım olmak için mücadele edecek.

     Bankasya'da iki futbol şehrinin (Trabzon,Urfa) kulüplerini görmek gayet keyifli olacak bizler için. Ayrıca yükselme play-off'undan gelme ihtimali olan takımlarda çok ilginç. Balıkesir şehrinin iki takımı var mesela, İzmir'in köklü kulübü Altay'da mücadelenin içerisinde, sağlam tribüne sahip Adana Demirspor'da Bankasya'ya yakışır. Başkent iki takım ile play-off'da.. Umarım bu takımlarımız Akhisar gibi Bankasya ile yetinmeyip Süper Lig'de boy gösterebilirler..

13 Mayıs 2012 Pazar

SEZAR'IN HAKKI SEZAR'A

Ligin 14. haftasında liderlik koltuğuna oturan Galatasaray sezon sonuna kadar ligi hep önde götürerek; play-off'da zorlanmasına rağmen Kadıköy'ün karanlığında kupasını kaldırdı.

Ayrıca kadro kalitesi ve oynadığı futbolla rakiplerinden bir adım önde olduğu, şampiyonluğu hakettiği kanâtindeyim..

12 Mayıs 2012 Cumartesi

NEDEN YAPMAZLAR ?


     Yıllardır düşündüğüm bir soruyu bugün buraya yazma ihtiyacı hissettim kendimce. Sayın İlhan Cavcav'ın bir zamanlar yürüttüğü politikayı neden diğer kulüplerimiz benimsemedi acaba ? Hani şu Afrika ülkelerinden yetenekli gördüğü genç futbolcuları ucuza getirip hem ligimize renk katmasını sağlardı hemde kulübüne katkı. Sonra o oyunculardan kaliteli olanları birkaç sene takımda oynatıp güzel paralara Avrupa yada diğer takımlara satardı.

     Bende bilgisayar ortamındaki menajer oyunlarında bu politikayı sık sık uygulayıp bir yandan da "yahu diğer Anadolu kulüpleri neden böyle bir şey yapmıyor" diye kendi kendime yıllarca söylenirdim ve hala da söylenmekteyim. 4-5 sezon önce ligdeki yabancı sayısı 6 ile sınırlı iken, transfer edilecek 6 yabancının da  etkili ve kaliteli olmasına çok özen gösterilirdi haklı olarak. Şimdi ise her kulüpte 8-10 yabancı var, bunlardan 1-2 tanesini Afrika ve Güney Amerika'lı genç topçulardan almayı neden düşünmezler aklım almıyor.

     Futbol dünyasında yıldız futbolcu iki şekilde çıkar bence. Ya Barcelona gibi çocuk yaştan itibaren sıkı bir futbol eğitimiyle, sistemli, disiplinli eğiterek.. Ya da bir yerlerde gizlenmiş yetenekleri takip edip, bulup cesurca sahaya sürerek.

     Barcelona gibi olmasa da ülkemizdeki genç yetenekleri eğitme konusunda güzel örneklerimiz var. Özellikle son yıllarda Bursaspor'un alt yapısındaki yaş gruplarının başarılarını sürekli duyuyoruz. Ülkemizi uluslararası turnuvalarda yeşil-beyazlı kardeşlerimiz temsil ediyor ve bireysel olarak genç milli takımlarda da oynadıkları futbolla dikkat çekmeyi başarıyorlar.

     Bizde eğitim ve gözlemi harmanlayarak bir yandan Arda ve Mehmet Topal gibi yetenekleri çıkarırken bir yandan da ucuz maliyetle bir yerlerde gizli kalmış yetenekleri futbolumuza kazandırmamız gerektiğini düşünüyorum.

11 Mayıs 2012 Cuma

Beko Basketbol Oyunu'nu Oynamayan Kalmasın! Oyun Çok Keyifli, Süper Ödüllü…

Türkiye’de ve dünyada basketbolun sponsoru Beko, Beko Basketbol sitesinde yeni bir
uygulama yayınlamaya başlamış. Merakla, http://basketball.beko.com linkini kullanarak girdiğim Beko Basketbol Oyunu tam da Beko marka kimliğini yansıtan dinamik, eğlenceli bir uygulama olmuş. Oyunu oynarken hem çok keyifli bir basketbol deneyimi yaşıyor, hem de her dönem çekilişle Beko 117 Ekran Smart LED TV kazanma fırsatı yakalıyorsunuz.


Uygulamada ilk dikkat çeken nokta, oyuna girişte kolaylık sağlanmış olması. İlk olarak karşınıza, oyunu oynamak isteyen herkesin düşünüldüğü iki farklı giriş seçeneği çıkıyor. Oyunu oynayan herkesin yeni bir çekiliş hakkı kazandığı uygulamada, büyük ödülü kazanan kişiye ödülü ulaştırabilmeleri için bilgi formunu eksiksiz doldurmak gerekiyor. Sonra oyun başlasın! Çok eğlenceli bu oyunu oynamak için tek yapmanız gereken mouse’un sol tuşuna basarak topu tutmak, yönlendirmek, topun hızını ayarlamak ve atışı yapmak için tuşu bırakmak. Verilen sürede en az iki basket atmak sizi bir sonraki bölüme taşıyor. Emin olun, bölümler bitmesin oyun hep devam etsin istiyorsunuz.


Her gün oynayarak 1 yeni çekiliş hakkı daha kazanılan uygulamada, arkadaşlarını davet eden çekiliş hakkını arttırıyor. Son olarak, “Çok keyifli, süper ödüllü bu oyunu oynamaya değer!” diyorum.

Bir bumads advertorial içeriğidir.

İLKLERİN SÜPER GECESİ

      Aylardan mayıs,günlerden cumartesi..Biz yeni bir güne uyanacağız.Yine futbola dair sohbet edeceğiz ama bu sefer daha büyük bir heyecanla.Çünkü şampiyon olanı merak edip duracağız.
     
     Bu sene ne kadar lig karmaşık geçse de bizim merakımız ve tutkumuz bitmiyor.Hep merak ediyoruz şampiyonluğu nedense.Düşündüğümüzde çetrefilli durumlar gözümüze çarpıyor.

   
     İlkleri yaşayacağız ne olursa olsun.Mesela Galatasaray'ın kazandığını düşündüğümüzde,13 sene sonra ilk kez Kadıköy'de kazanmış olacak.Kim ne derse desin iki takım içinde birbirlerini yenmek paha biçilemez.Hele hele seneler sonra kazanmak her Galatasaraylı'nın düşlerindedir.Galatasaray'ın berabere kalıp şampiyon olduğunu düşündüğümüzde de böyle ezeli rakipler için rakibin sahasında kazandığı şampiyonluk muhteşemdir.Galibiyet gibi olmasa bile Kadıköy'de ilk kez alınacak şampiyonluk da o hazzı verebilir.

   
     Diğer yandan  Fenerbahçe cephesine baktığımızda,bu kadar dedikodunun ardından buralara gelmek büyük başarıdır.Tüm futbolcular bunu biliyor ve bu durum kazanmak için onları oldukça hırslandırıyor.Belki ilk kez yenmeyecekler Kadıköy'de ama böyle bir final maçında yenerlerse ilk kez son maçta ezeli rakibine bu kadar geriden gelip çelme takacaklar.

   
     Çetrefilli olan tarafı ise kupa töreni bence.Nasıl bir tören,hangi ortamda yapılacak.Eğer Galatasaray alırsa şampiyonluğu,oradaki töreni çok merak ediyorum.Süper final boyunca maçlarda gerginliğin ve şiddetin görüldüğünü düşünürsek,bu maç da gerçekten bu konuda "süper" bir final olabilir.Esprileri daha şimdiden başlayan kupa töreninin Federasyon tarafından ısrarla arkasında durulması da gösteriyor ki ne kadar şiddet o kadar izlenme ve para demektir.İnşaallah stada giden taraftarlar olası bir Galatasaray şampiyonluğunda böyle bir prim vermezler.



     
     
   

10 Mayıs 2012 Perşembe

BEN ÖZLEYECEĞİM.. YA SİZ ?


     Problemli bir sezonu geride bıraktık. Şike ve Platini sözcüklerini o kadar çok duyduk ki bu sene artık 8-10 yaşlarındaki futbol tutkunu çocukların bile dilinden düşmez oldu bu sözcükler. Oysa ki biz onların yaşındayken ağzımızda Hagi, Şifo Mehmet gibi ustaları mübağala ede ede dilimizden düşürmezdik. Sözü fazla dolandırmadan sâdede geleyim.

     Öyle yada böyle lig sona ermek üzere. Şampiyon birkaç gün içerisinde belli olacak. Hemde öyle bir maçta belli olacak ki; böylesine tarihi maçlar 5-10 sezonda bir gelir. Yaklaşık bir hafta sonra da ZTK şampiyonu kupasına kavuşacak ve bu şekilde ligimiz son bulacak. Yazın Euro 2012'yi izleyeceğiz ve malesef sadece "izleyeceğiz" orada olamayacağız. Ben  o maçları izlerken zihnimde hep Süper Lig olacak. 


     Futbolumuzda emek hırsızlığı, adaletsizlik oldu diye kalbimizdeki bu güzelim oyunun ateşi sönecek değil ya.. Kim ne derse desin yazın ben hep özleyeceğim Burak Yılmaz'ın her maçta ağları sarsışını.. Volkan Demirel'in enfes kurtarışlarını.. Selçuk İnan'ın free-kicklerini.. Ozan İpek'in kendine has ortalarını.. Arena'daki tribün şovları.. Bursa'nın Yeşil İncilerini...


     Play-off'un doğruluğunu yanlışlığını tartıştığımız günleri bile özleyeceğim ben.. O günlerde zaten gündem hiç boş kalmayacak herkesin tahmin ettiği gibi. Gazeteler 3-5 sene önce Crespo'yu Fenere  Saviola'yı Gallardo'yu Cimboma yakıştırırlardı. Sanırım bu yaz gündemde en çok yer alan isim Ronaldinho olacak. İstanbul büyüklerinin aksine ben Anadolu kulüplerinden bu sezonki Amrabat, Webo, Gekas gibi etkili transferler yapmasını umuyorum.


     Yani kısacası benim için, benim gibiler için Anadolu'daki futbolun tadı bir başkadır. Maç tribünde oturarak değil ayakta izlenir. Kale arkası tribünleri kalenin hemen arkasıda değildir, İtalya'daki stadlara benzer "curva" şeklindedir. Deplasman tribünü kafes gibi üstü kapalıdır. Polonya ve Ukrayna'daki o modern stadlar bu yüzden zevk vermeyecek bana bu yaz...

8 Mayıs 2012 Salı

YILDIRIM ATAK

      Aziz Yıldırım gerçekten muhteşem bir taktik uzmanıymış.Dün yaptığı açıklama ile birlikte artık benim bile tebriğimi kazandı.Normalde yapı olarak çok fazla beğenmediğim başkanın,yaptığı açıklama taktik açıdan son derece başarılı.


      Neden diyecek olursanız,şu ana kadar Fenerbahçe kulübü düştü düşecek haberleri dolaşıyordu ve insanlar bunu bekliyorlardı.Herkesin söylediği şey Fenerbahçe'nin korunduğu idi.Ancak başkan yaptığı açıklamada öyle şeyler söyledi ki herkesi yanılttı.


       Fenerbahçe uğruna bizi ateşe atıyorlar diyenlere destek verdi ve Federasyon başkalarına ceza verip insanları bize düşman etmesin dedi.Bu beklenmeyecek bir şeydi çünkü ilk defa diğer kulüpleri de korudu.


       Toplum cezaların azlığından şikayet ederken,o kontra atağa geçti ve cezalar uygulanırsa takımı ligden çekeriz dedi.Bunu bence algıyı kaydırmak için yaptı,keza cezalar gerçekten hafifti.Kendisine verilmeyen ceza için "sus payı" tabirini kullandı ve ağzımıza bal sürmesinler dedi.O kadar güçlü bir baskıyı Federasyon'un üstüne attı ki işin içinden çıkamayabilirler.


        Bir de çağlayandaki taraftar olayları için konuştu.O sözleri de bence taraftarın üstündeki etkisini kullanarak derbi maç öncesi ateşlenmelerini sağlamaktı.Kısacası başkan,hem Fenerbahçe üstündeki eleştirilerin yönünü değiştirdi ve bu sayede şampiyonluk maçı öncesi takımı rahatlattı hemde taraftarına moral verdi.Öylesine taktiği yerinde kullandı ki herkesi hareketsiz bıraktı.  

HAYALİ İHRACAT

       Süper tehlike kapımızda!...Avrupa Ligi Playoff maçları tüm hızıyla devam ediyor.Galibiyetler,mağlubiyetler ve beraberlikler ardı ardına geliyor.Futbolcular sahaya çıkıyor ve elinden gelen mücadeleyi sonuna kadar veriyor.


       Bu ligde tehlikenin adı Bursaspor...Kupa finalisti olarak çıktığı son iki maçında galibiyet ile ayrılan yeşil beyazlılar,aniden ligin zirvesine de yükseldiler.Her şey güllük gülüstanlık seyrederken gözüme TFF süper final statüsü ilişti,merak edip okudum.


       Statüde yazanlar,futbol seyircisi olarak beni hem güldürdü hem ağlattı.Benim aklıma yatan statü şu idi;Bursaspor kupa finalisti olarak Avrupa'yı garantiledikten sonra grubu lider tamamlarsa yerine grupta 2.olan takım,Beşiktaş yada Trabzonspor ile karşılaşacak ve o maçın galibi son Avrupa biletini alacakti.


       Statü ise tam tersi idi.Kupa finalisti olarak Avrupa'yı garantileyen takım eğer Avrupa Ligi grubunu lider tamamlarsa Beşiktaş yada Trabzonspor ile karşılaşacak ama zaten garantilediği için böyle bir maçın oynanmasına gerek yoktur.Yani her halükarda Beşiktaş yada Trabzonspor UEFA'ya gidecektir.


       Okuyunca şok oldum ve ardından güldüm.Burada kilit takım hiç bir iddiası olmayan Bursaspor...Yani Bursaspor eğer haftaya İ.B.B'yi yenerse yada başka ihtimallerle grubu lider tamamlarsa  tüm bu Süper Final maçlarını anlamsız hale getirir.


       Ne oynanan Şampiyonluk grubundaki maçların anlamı kalır ne de Avrupa Ligi'ndeki maçların anlamı kalır.Eskişehirspor,Sivasspor ve İ.B.B. takımları "hayali" maçlara çıkmış olurlar ve boş yere efor sarf edip heyecanlanmış olacaklardır.Ağladığım an işte bu andı.Eğer böyle bir durum çıkarsa takımlar isyan bayrağını açabilirler.


       Güldüğüm nokta ise TFF yöneticilerinin bu ayrıntıyı hesaplayamamış ve atlamış olmalarıdır.Bu kadar yönetimden aciz insanların getirdiği böyle bir aciz uygulamayı,Federasyona her mecrada karşı çıkan Bursaspor'un sahada anlamsızlaştıracak olması ne büyük bir tesadüf olacaktır.


       Yazımın başlığında da dediğim gibi eğer Bursaspor haftaya Avrupa grubunu lider bitirirse,Federasyon tam bir "hayali ihracat" yapmış olacak.Zaten öfkeyi hayatımıza yoğun olarak sokan Süper Final,inşaallah yeni düşmanlıklara sebep olmaz.SAYGILARIMLA...      

7 Mayıs 2012 Pazartesi

SÜPER FİNAL 5.HAFTA

     Süper Final'in 5. haftası da nihayet geride kaldı. O kadar patırtı gürültü oldu ki bu hafta değerlendirme yapmaya bile değmeyecek cinsten. Geçen haftalarda az çok keyif almaya çalışıyordum izlediğim futboldan ama özellikle Trabzon'daki maç "öfff" dedirtti yani.. Otobüs taşlamalar, otelde rahat vermemeler çok güzel oldu değil mi, ne güzel hırslandırdınız adamları yaptıklarınızla. Zokora'nın dün Emre'ye burası benim çöplüğüm dercesine tekme tokat dalması ve sadece sarı kart ile cezalandırılması, maç boyunca küfürler.. "hay sizin oynayacığınız topa" dedirterek soğuttular futboldan..

     Gecenin diğer maçı da Galatasaray-Beşiktaş maçıydı. Bu yazımı çok isteksiz bir şekilde yazdığım için tek kelime ile geçiyorum bu maçı. Kara Kartal kulüp içerisinde yaşadığı sorunlara rağmen şampiyonluğa ne kadar etki edebileceğini göstererek Cimboma çelmeyi taktı son dakikalarda.


     Bursa dün kasmadan Sivas'ı yendi ve liderliği aldı. Aynı şekilde Eskişehir'de İ.B.B'yi rahat geçti. Son haftayı İstanbul'daki Belediye-Bursa maçı belirleyecek. 

Haftaya final maçları oynanacak. Galatasaray 1 puan farkla lider gidecek Kadıköye, Cimbom'un Kadıköy performansı da malum..

     PFDK gece yarısı kararını açıkladı. Bir kaç yönetici ve futbolcu hak mahrumiyeti cezası aldılar o kadar. Detayları yukarıdaki linkten görebilirsiniz. Böyle anlamsız kararlara yapılacak anlamlı değerlendirme bulamadığım için yazımı sonlandırıyorum.

"SÜPER" HAREKETLER BUNLAR...


     Trabzonspor-Fenerbahçe maçını izlerken tüylerim diken diken oldu.Sahada bir gerginlik,tribünde gerginlik ve sokakta gerginlik.Bu yazıya başlarken o kadar kez yazıp sildim ki klavyem ağlamak üzere inanın.Nerden başlayacağımı ve ne anlatacağımı bilemez haldeyim.Süper final diye övündüğümüz maçların sonuçlarını sahada,tribünde ve özellikle saha dışında rahatça görebiliyoruz.

     Fenerbahçe takımının Trabzon’a gelişinden itibaren otobüsünün taşlanması,bütün gece denizden kornalarla rahatsız edilmesi,tribünde küfür edilmesi ve sahadaki gerginlik bize gösterdi ki Türkiye’de futbol tamamen bitti.Biz buraya nerden geldik hatırlayalım.Önce şike davası çıktı,zararı tazmin için “süper” final icad edildi.Daha sonra dava sulandı ve sonunda şike sahaya yansımamıştır denildi,konu kapandı.Senelerdir takım kayırmadan şikayetçi olan insanlar bu kararla birlikte oynadıkları tuhaf ligin geldiği noktayı hazmedemediler.
    
      Futbolun buraya gelmesinde herkes suçlu bence.Fenerbahçe,Trabzonspor ve federasyon yöneticileri başta olmak üzere herkes suçludur.Ancak suçun büyüğü yayıncı kuruluşundur.Zararlarını tazmin edebilmek için uydurdukları “süper final”de yaşananlar ortadadır.

       Federasyon olarak şike yapanı affedersen,ırkçılık yapanı affedersen ve cezalarını adaletsiz verirsen olacaklar gün gibi bellidir.Trabzon taraftarı neden kızgındı çünkü Emre ırkçılık yapmıştı.Kaç maç ceza aldı;3 maç…Taraftar neden kızgındı çünkü şike çıkmıştı.Ceza;sahaya yansımamıştır.Ben burada şike olmuştur yada olmamıştırı tartışmayacağım.Anlatmak istediğim sadece taraftarın neden gergin olduğudur.Kritik noktalarda kararları alamıyorsanız bu sonuçlara katlanacaksınız.Şişirilen “süper final” bize ne getirdi hiç düşündünüz mü?

       Galatasaray taraftarı 3 neferini kaybetti sırf heyecan olduğu için bu süreçte ki Allah rahmet eylesin.Emre ırkçılık yaptı.Beşiktaş taraftarı sahaya daldı futbolcuya saldırdı.Trabzon’da sahaya ne bulunduysa atıldı ve ağıza alınmayacak küfürler edildi.Hani süper diyoruz ya bu finale,daha bitmedi son hafta finali var önümüzde.Sizce neler olacak bir düşünür müsünüz?

       Son haftaya girmeyip Trabzonspor-Fenerbahçe maçında gözüme çarpanları anlatayım.Fenerbahçe takımı Trabzon’a ayak bastığından itibaren şiddet ve küfür sahneye çıktı.Taşlar atıldı,küfür edildi,taciz edildi.Kendini kaybedenlerin bazısı kendi başkanına saldırdı.Gelelim sahaya şimdide…Maç başladı,Fenerbahçe öne geçti.Sahaya atletler ve değişik maddeler yağdı.Hadi bu bekleniyordu da 5.dakikada Colman ile başlayan sahadaki gerginlik niyeydi.Zokora Emre’nin elini sıkmadı,bence sıkmalıydı.Maçın içinde Zokora ve Colman çok sinirliydiler ve bu da futbolun geneline yansıdı.Sahada futbol yerine o kadar şiddet vardı ki üstüne konuşulacak futbol ortada yoktu.

       Irkçılık ile mağdur duruma düşen Zokora’ya 45.dakikadaki hareketinden dolayı ne desek azdır.Emre 3 maç aldıysa,Zokora 5 maç almalı çünkü yaptığı hareket sadece faul değil cana kasıttı.Emre sakin durdu her şeye rağmen bence.Taraftar küfür etti,futbolcular sertti ama o yinede tahrik etmedi.Bu öfkenin sebeplerini yukarıda anlatmaya çalıştım.Süper final bize ne getirdi ne götürdü.Üç tane futbol seyircisini kaybettik,üç tane aile trajedi yaşadı.Ülkemizde yaşanmayan ırkçılık yaşandı.Sezon başında şişirilen ve tek amacı daha çok para kazanmak olan uygulama sayesinde bunların hepsi oldu.

       Değer miydi yahu bu kadar şeye…Futbol eğlencedir.Değer miydi canlara,değer miydi edilen küfürlere,indirilen camlara yada değer miydi fiziki ve sözlü şiddete bu oynanan futbol.Maç kazanacağız diye kavga dövüş her şeyi yapıyoruz ve yavaş yavaş aklımızı kaybettik.Bu son maçtan sonra haftaya olan maçı düşünemiyorum.Hele hele Galatasaray şampiyon olursa değmeyin yayıncı kuruluşun keyfine…Olaylar,ölenler ve daha neler neler…Süper final;Süper küfürler,süper tekmeler,süper yumruklar,süper stres demek…

       Evet sayın seyirciler “dev derbi” başladı Kadıköy’de…Seyreyleyin çümbüşü…İYİ SEYİRLER…

       

5 Mayıs 2012 Cumartesi

KARANLIKTAKİ GÜNEŞ;CARLOS CARVALHAL...


        Türkiye’de eğer teknik direktör iseniz her an koltuğunuzun gitmesini   bekleyin.Belki tüm dünyada aynı diyebilirsiniz fakat size yakın zamandaki örneği değerlendirmek istiyorum.

        
        Carlos Carvalhal,takımının başında iyi kötü ilerliyordu.Takımdaki disiplini ve arkadaşlığı sağlamıştı.Atılan gollerde taraftar gibi sevinen,sıcak kanlı ve futbolun oyun olduğunu tekrar hatırlatan bir teknik direktördü.

        Başına gelenleri gördüğüm zaman ise gerçekten futbolsever olarak çok üzüldüm.Neler demedik ki ona;yardımcı antrenör dedik,bilmiyor dedik,yönetemez dedik,emanetçi dedik,dedik de dedik…

        Evet kulüp çok da iç açıcı gitmiyordu fakat bu sezon zaten çok fazla bulanıktı.Yapılan disiplinsizliklere kolay kolay boyun eğmedi,mücadele etti. “Kendime olsa affederim ama yapılan hareket Beşiktaş’a yapılmıştır” diyerek Queresma’yı kadro dışı bırakarak kulübün onurunu korumaya çalışmıştı.Şuanda formda bir M.Fernandes izliyorsak bunu onun futbolcuyu hırslandırma tekniğine borçluyuz.Sözün kısası futbolumuzun karanlığında ışık gibi parladı Carlos Carvalhal…

        Biz ne yaptık peki?
Geldiği günden beri küçümsediğimiz,eleştirdiğimiz teknik direktörü,birilerinin menfaati adına hiç düşünmeden yolladık.Ortadaki sorun bir anda çözülecekmiş sanarak hemen ümitlendik.Sonuç;Playoff’da alınan üç mağlubiyet ve kötü futbolun yanında zor bela alınan galibiyet ile takım üçüncü olmaya çalışıyor.E değişen ne takımda peki…En kötü Carvalhal bile bu sonucu elde ederdi…

        Kulüp onurunu koruyan,hiçbir koşulda boyun eğmeyen,takım içi futbolcu ayırmayan,hırslı,sempatik,ne kadar katılmasam da yardımcı antrenör olduğunu kendisi bile kabul edecek kadar alçak gönüllü ve futbola oyun gibi bakan bir teknik direktördü.Belki takımı çok  yüksek yerlere gelemedi ama takımda umut vardı.Biz Türk Futbolunda adam kayırmayı çok sevdiğimiz için,sırf kulübün çocuğu diye takımın başına getirirsek bazı insanları,orda ne sistem ne disiplin ne adalet nede taktik teknik oturur.

        Takımın başında çıktığı 46 maçta 22 galibiyet 9 beraberlik 15 mağlubiyet alan ve takımı UEFA’da 3.tura çıkaran teknik adam,baştan kendisinin kurmadığı sistemi yavaş yavaş eline almaya uğraşırken görevinden alınmıştır.Yerine Tayfur Havutçu getirilmiştir.Şuanda yerine getirilen teknik direktörün yaptığı hamleler,verdiği röportajlar ve uyguladığı sistem oldukça eleştiriliyor.Bu size de tuhaf gelmiyor mu?

        Eminim ki Carlos Carvalhal iyi yerlere gelecektir çünkü onun  gibi beyefendi ve dirayetli teknik direktörler gelirse bu gergin futbol düzelir.Türkiye’den ayrılırken ülkeyi sevdiğini ve özleyeceğini söylüyordu,tüm bu yapılanlara rağmen..Durup düşünmek lazım aslında biz hangi taktiği tekniği tartışıyoruz.O karmaşanın içinde böyle değerli insanlara haksızlık yapıyor muyuz acaba?

       Bir futbol seyircisi olarak duyduğum üzüntüyü dile getirmeye çalıştım.Türkiye’de ne kadar kaliteli olursanız olun yine de kendinden olanı kayırma işin içine giriyor.Adaleti kulübün başında sağlamalısınız ki oyunculara yansıtasınız.Tekrar Türkiye’de görmeyi arzu ettiğim sayın Carvalhal’i yine de hiç unutmayacağım…SAYGILARIMLA…       
        

4 Mayıs 2012 Cuma

SÜPER FİNAL 4. HAFTA

     Süper Final'in 4. haftasında lider Galatasaray evinde Trabzon'a puan kaybedip şampiyonluk yolunda önemli bir yara aldı. Liderin 3 puan gerisinde bulunan Fenerbahçe ise Beşiktaş engelini geçip puanları eşitleme avantajını İnönü'de geri tepti.
     Hafta başında gündemde yer alan "malum" konular Sarı-Kırmızılı futbolcuların iştahını kesmişti adeta, bir de tribünlerdeki o alışık görüntüler yoktu Arena'da. Trabzon ise geçen haftaki mağlubiyetin acısını çıkartmak için istekliydi ancak bir türlü golü bulamadı. Maç golsüz biterken herkesin aklına İnönü'de oynanacak maç geldi. Fener, kazanmaya alışkın olduğu İnönü'de yine kazanıp puanları eşitleyebilirmiydi acaba ?
     Şampiyonluk grubunun dibine demir atmış ve saha dışı olaylarla ülke gündeminde yer bulan Beşiktaş müthiş bir mücadele ile geçit vermedi Fenerbahçe'ye.. Beşiktaş'lı bayan taratarlar da hiç erkekleri aratmadılar Maşallah !!! 

     Yolun sonu göründü ligde, iki maç kaldı.. Galatasaray liderliğini aylardır sürdürüyor. Oynadıkları futbol, kadro kalitesi ve performansları zaten şampiyonluğu hak ediyor. Fakat sistemin kurbanı olabileceklerini daha önce burada söylemiştim. Fenerbahçe dün İnönü'de kazansaydı o hırs ile ligi lider bitirebilirdi ama artık ben bu işi zora soktuklarını düşünüyorum.

     Süper Final Avrupa Grubunu konuşacak pek birşey yok aslında, kör dövüşü gibi herkes herkesi yenebiliyor. Sivas bu turnuvayı ciddiye alan ve bir o kadar da enteresan bir takım. İlk hafta Bursa'yı 4-0 geçtiklerinde artık bu turnuvayı kopartıp açık ara lider bitirirler diye düşünüyordum ama sen iki maçta da İstanbul'u yenemiyorsan kendini bir anda son sırada buluverirsin. İ.B.B'yi küçümsemiyorum ama Bursa yedek kadrosu ile 3 atmıştı bu takıma. Eskişehir ise Avrupa'yı belki 5.likle zorlarım düşüncesinde olsa da yetersiz bir takım. Bu sistemin en kârlısı Bursa, kupa finali garanti ve genç yetenekleri sahaya sürerek kazanma düşüncesinde..

Not: Son haftalarda ne kadar çok free-kick golü oldu değil mi ya ? 



DEMİRSPOR'LAR


     Yönetici arkadaşım Uğur ile bir kaç gün önce yine ülkemizde oynanan futboldan, alt liglerden falan konuşurken sohbet nasılsa ülkemizdeki "demirspor" kulüplerine geldi. TCDD'nin yurttaki demiryollarına sahip illerimizde kurduğu, renkleri genelde lacivert-mavi-beyaz olan spor kulüplerine..

     Sohbetimiz bittikten sonra bu kulüpler hakkında ufak çaplı bir araştırma yaptım. Ankara, Adana, Eskişehir, Sivas şehirlerinin demirspor'larından başka daha 34 tane demirspor varmış yurdumuzda. Bu kulüplerden sadece Ankara Demirspor'un TCDD'nin idaresinde olduğunu öğrendim. Başkent dışındaki demirspor'lar yönetim olarak tamamen bağımsızlar bu kurumdan. Kulüp yöneticilerinin büyük çoğunluğu da demiryolları sendikaları üyeleriymiş.

   
     Bu kulüpler arasında Adana Demirspor'un yeri ayrı diğerlerinden. Adana'lı futbolseverlerin büyük desteğini görüyorlar ve taraftarlarının deplasman kültürü de mevcud. Genellikle tüm demirsporlar futbol dışındaki spor dallarına eğiliyorlar, kimisi hentbolde öne çıkıyor kimisi güreş takımı ile..

     Bizim demirspor'larımız malesef Lokomotif Moskova, Lokomotif Sofya gibi takımlarla aynı statüde olmalarına rağmen onlar gibi ulusal anlamda popüler değil..




3 Mayıs 2012 Perşembe

"DÜZEN" SİZSİNİZ....


     Düzen, bir birey için olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Eğer siz kendi hayatınızda düzeni sağlayamıyorsanız büyük boşluk içindesiniz demektir. Bireylerin tek tek birleşmesiyle oluşan yapıya toplum denir ve o toplumun karakterini belirleyen yegâne unsur kişilerin karakterleridir. Toplumlar çeşitlidir ve her toplum kendi özelinde farklı özelliklere ve farklı düzenlere sahiptir. Şayet toplum düzensizliği düzen edinmişse o zaman topluma müdahale edilmesi git gide zorlaşır.

        Türk toplumunda gözlemlediğim en büyük sorun işte bu düzensizlik ve ciddiyetsizlik oldu. Bu sorun toplumun her kademesine yoğun olarak sirayet etmiştir. Her aşamada bu ciddiyetsizlik hep karşınıza çıkar. Bunu Türk Futbolu adına konuşmak ve gözlemlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.

        Bir kulüp yönetmek kolay değil biliyorum ama o kadar da zor değil bence. Büyük kulüp olmak, boş yere para savurup içi tozpembe hayaller satmak olmamalıdır. Yüksek maliyetli transfer yapılacaksa bu maddi olanaklara bağlıdır. Size farklı iki örnek vereceğim; Gaziantepspor ve Beşiktaş…

        Hatırlarsınız değil mi o Tabatalı günleri. Hani dudak uçuklatan rakamlara, yukarıda adı geçen iki kulüp arasında takas olmuştu. O gün çıkıp biri de demedi bu para nerden geliyor nereye gidiyor. Daha sonra Beşiktaş atağa kalktı, Simao-Guti-Queresma-Almeida-Fernandes transferleri yaptı. Bunların amacı anlatılana göre çok açıktı; Beşiktaş’ın adını dünyaya duyurmak. O gün tartıştık mı bu transfer maliyetlerini acaba yada dedik mi bu para nereden geliyor kime gidiyor. Bu transferleri yapan takım da mali zafiyet içindeydi ki bunu cümle alem duymuştu. Bunlara rağmen sorduk mu gerisini acaba?

         Dünyaya ismini duyurmak…Ne ambalajlı bir hayal…İsmini dünyaya duyurmak konusunda bizim yöneticiler birazcık “büyük” kulüpleri örnek alsalardı ne olurdu.Mesela Real Madrid gibi Asya’ya açılabilirsin ama bizimkiler kısa yolu seçecekler ya..İşte toplum karakteri demek istediğim buydu.Süslü hayallere,futbolculara aldanmak ve gerisini boş vermekti.Boş yere verilen paralar ve çıkmaza götüren süreçti.Yapılan hataları kimse sorgulamadığından herkes istediği gibi davrandı ve sonu acı bir tabloya dönüştü.

         Son dönemde Beşiktaş ve Gaziantepspor kulüplerinin başına gelenleri gördük. İkisi de mali yönde yapılan büyük hataların bedelini idrak ediyorlar. Bırakın borç sıkıntısını, bir de işin cezai durumu söz konusu oldu. Elbette bu kulüpler için istenmeyecek bir durum fakat eğer suç unsuru varsa en ağır ceza verilerek caydırıcılık sağlanmalıdır. Şuanda Beşiktaş’ın UEFA ile arasında bulunan süreç bakımından değerlendirirsek, acaba yüksek maliyetli futbolculardan daha çok ismini dünyaya duyurmadı mı bu dava…

         Kulüp yönetmek dedim ya… Bütün bu karamsar tablonun içinde bir ışık gibi parlayan ayrıntı gördüm. İkinci Lig Beyaz Grup ekiplerinden Şanlıurfaspor, bitime üç maç kala üç puan önde ve şampiyonluğun en önemli adayı konumunda. Size önerim var; lütfen Şanlıurfaspor’un internet sitesine girin ve inceleyin. Orada göreceğiniz şey gelir-gider tablosudur. Aylık yapılan harcamaları ve gelirleri kulüp kendi internet sitesinde yayınlıyor. Yani siz eğer bu takımın taraftarı iseniz kulübe yaptığınız katkının nereye harcandığını birebir görebilirsiniz. Küçük ya da büyük olması gerekmez kulüplerin, yeter ki bir sistemi olsun. Eğer sisteminizi kurmuşsanız ve şeffafsanız takdir edilirsiniz, güvenilirsiniz ve daha rahat kulüp yönetirsiniz.

         Bu değindiğim konu gerçekten Türk Futbolu için üstünde durulması gereken bir konu bence çünkü hala bir sistemimiz yok. Futbolumuzu yükselteceksek, hem ekonomik hemde altyapısal sistemimizi kurup öyle yola devam etmemiz gerekir. Son yaşananları örnek olarak göstermeye çalıştım ama dediğim gibi bu sorun tüm kulüplerimize sirayet etmiştir. Yaşananlardan ders çıkarıp “düzeni” düzeltebilirsek işte o zaman hızla yükselebiliriz… SAYGILARIMLA…