26 Temmuz 2012 Perşembe

SEKSİ KULÜP VE ÇİLEKLERİ...

     Son dönemde çok eğlendiğim sözleri değerlendirmek istedim.Ne zaman görsem açıklamaları bir gülme alıyor.Galatasaray başkanı sayın Ünal Aysal,öyle sözler söyledi ki sosyal medyada büyük espri kaynağı oldu.

     Başkan,"Galatasaray seksi bir kulüptür" dedi.Sayın Aysal'ın duruşu biraz daha elit gözüküyor.Elitten kastım biraz daha beyefendi ve kibar bir yapısı ve jargonu olduğudur.Diğer kulüp başkanları da tabi ki böyle ancak Aysal'da daha bir olgunluk var.Bu sebepten dolayı bana bu söz çok normal geldi.Taraftar olarak yapımız daha çok halktan ve mizahi olduğu için bu söz başka yerlere çekildi.Rakip taraftarlar sosyal medyada çoğu kez kullandı.Aslında doğru bir söz bence bu çünkü Galatasaray yeniden yapılandı.Stadı,teknik direktörü,yaptığı transferler,gelen şampiyonluk,Şampiyonlar ligi ve ümit vaadeden bir geleceğiyle gerçekten futbolcuları kendine çeken bir yapıya büründü.Yaptığı Hamit ve Burak transferlerinden belli oluyor ki Galatasaray'ın büyük bir ağırlığı var.Her ne kadar gülümsesem de bence doğru bir tespit olduğunu dile getiriyorum.Yönetim bu ağırlığını iyi kullanırsa tekrar Avrupa'da adını duyurabilir.

     Gelelim çilek mevzusuna...Yine Aysal'ın son dönem esprilere konu olan,"yapacağımız forvet transferi pastamızın çileği olacak" sözleri çok konuşuldu.Gerçekten her mevkisiyle geçen sezon kalitesini gösteren takım,bu sene yapılan güzel transferlerle iyice güçlendi.Yalnız bu takımın forvet hattında sıkıntılar var.Baros isteksiz oynuyor.Elmander iyi bir forvet,Necati tecrübesiyle takımı sırtlıyor.Ancak uzun lig maratonu,Türkiye Kupası ve yanında güçlü takımlarla oynanacak Şampiyonlar ligi maçları takımı oldukça zorlayacak.Bu anlamda Baros gözden çıkarılıp Burak takviyesi yapıldı.Ancak yönetime bu yetmedi ve Dünyaca ünlü ses getirecek futbolcularla görüşmeler yapıldı,yapılıyor.Bu görüşmelerden dolayı "çilek" konusu ortaya çıktı.Ayrıca gözden kaçırılan bir açıklama da "Sarışın uzun boylu" bir forvetti.Sosyal medyada bu sözlere dayanan transfer haberleri çıktı ve ayrıca espri konusu oldu

     Dediğim gibi mizahi bir üsluba sahip olan insanlar bu sözleri kullandı.Bu açıklamalar aslına bakarsanız kötü açıklamalar değildi sadece futbola farklı bir jargon getirdi.Taraftarı heyecanlandırmaya yönelik hareket olarak bakıyorum ki zaten Galatasaray'ın sattığı kombineden de bu açıkça ortadadır.Seksi bir kulübe sarışın uzun boylu bir çilek gelmesi temennilerimle yazımı bitiriyorum.SAYGILARIMLA...

25 Temmuz 2012 Çarşamba

KADRO ANALİZİ + ELEŞTİRİ


     Bursaspor, sıradan bir Anadolu takımı olmadığını son yıllarda elde ettiği başarılarla herkese göstermeye devam ediyor. Bu sezon ile birlikte üst üste 3 sezondur Avrupa Kupalarında mücadele ediyoruz ve az çok camia olarak tecrübe sahibi olduk. Avrupa Ligi'nde gruplara kalabilmek hatta daha da ileri gidebilmek için, ligde yine zirveye oynamak ve Türkiye Kupasında; kupanın bir ucundan tutabilmek için kadro kalitesine ve kadro derinliğine sahip olmamız gerekiyor.

     Çünkü; Bursaspor 16 Mayıs 2010'da gerçekleştirdiği devrimden sonra diğer Anadolu takımlarımız da aynı başarıyı elde etmek için, zengin ve kaliteli kadro kurma adına her transfer döneminde yaptığı çalışmaları görüyoruz. Kadromuzun yetersiz oluşunu geçen sezonun ilk yarısında hepimiz gördük, üzülerek söylüyorum gol atmaktan aciz bir futbolcu grubu vardı elimizde. Ertuğrul Hoca'mızın sezon başından beri gelecek adına motive edici açıklamalar yapması ve özellikle isabetli Pinto transferi ile play-off grubunu lider, kupa maceramızı da finalist bitirebildik.

      *Gelelim bu sezon için eksik gördüğüm noktalara...
     
      Vederson'un olmadığı maçlarda Mehmet Sak'ın o bölge için verilen şansı iyi değerlendiremediğini gördük. Gelecek vaad eden genc futbolcu sıfatı ile Altay'dan transfer edilen Mehmet az forma şansı buldu kabul ancak şans bulduğu maçlarda da bekleneni verememesi bize yetersiz futbolcu portresi çizdi. Hakan Aslantaş'ın da o bölgede oynama kabiliyeti var ancak ben kadro derinliği açısından mesela TFF 1. ligden sezonluk oynadığı maç sayısı yüksek olan (28-30 maç gibi) iyi bir sol bek alınmasını faydalı görüyorum. Hatırlatırım Vederson'un akıbeti hala belirsiz ve çıkacak kötü bir karar takımın sol tarafına önemli bir yara açar.

     Volkan Şen'in gitmesiyle sağ kanadımız ofansif anlamda yetersiz kaldı. Sestak o bölgede biraz mecburiyetten oynasada sezon içerisindeki bazı maçlarda etkin olabildi. Kamp sürecinde İsmail Odabaşı performansı ile o bölge için ön plana çıksa da eğer o bölgeye orijinal bir sağ açık alınmaz ise tıpkı geçen sezon gibi bir oyun kurgusu izleyeceğiz. Yani şöyle; Sestak sadece geniş alan bulduğu maçlarda sağ kanadı aktif tutacak, yetersiz gördüğüm İsmail o bölgede isteneni veremeyecek.

     Bolu'dan transfer edilen Ferhat Kiraz sol taraf için güzel tercih, Ozan'ın olmadığı maçlarda sol tarafta ofansif açıdan hiç bir aktivite görülmüyordu. Ferhat'ı sadece sol kanat olarak düşünmemek gerek, ortasahanın ortasında da iyi işler çıkarması muhtemel.

     Kadromuzda Batalla'dan başka kreatif oyuncu bulunmaması da önemli bir eksiklik bence, rakip tarafından marke edilidiğinde takımın atak organizasyonları neredeyse tamamen duruyor. Geçen sezon

Batalla'nın markajdan kurtulamadığı maçlarda topu rakip alanda tutamadığımızı gördük. Oyunun kilitlendiği anlarda Batalla'nın görevini üstlenebilecek, verdiği paslarla rakibin dengesini bozabilecek, ayağında top tutabilecek bir futbolcuya ihtiyaç var. Bu görevi bu sezon hangi futbolcu yapabilecek yada geçen sezon gibi böyle bir göreve gerek görülmeyecek.

     Bu yazımı yazdığım sıralarda Samsunspor'dan Murat Yıldırım transferi gündemdeydi, alınırsa kadro derinliği açısından ve oyun tarzı sebebiyle mutlaka artı değer katacaktır kulübe.

     Bir kaç kelime de takımdaki gençler için konuşalım; bu sezon Barış Örücü, Emre Pehlivan, Musa Çağıran, Okan Deniz gibi gencleri daha çok sahada görmek istiyoruz. Alper Potuk, Soner Aydoğdu, Emre Çolak gibi rakiplerimizin gençleri oyuna nasıl etki edebiliyorsa aynı etkiyi bizim gençlerimizden de bekliyoruz. Rakip tarafından kilitlenen Batalla, aksayan kanat organizasyonları sayesinde tıkanan oyun esnasında bu gençlerimiz tek umudumuz olabilir bu sezon.


NOT: Blogumuzun ana teması Türk Futbolu'dur ancak ilk kez kendi takımım hakkında yazma ihtiyacı hissetiğim için bu yazı yazılmıştır.

23 Temmuz 2012 Pazartesi

2012-2013 TFF 1.LİG FİKSTÜRÜ DEĞERLENDİRMESİ...

     Spor Toto Süper Ligin bir alt ligi olan ve Bank Asya'nın sponsorluğunun bittiği TFF 1.ligde fikstür çekildi.Bu sezon iki Adana temsilcisinin mücadele edeceği ligde,Şanlıurfaspor ve 1461 Trabzon takımları da yer alıyor.İsim değişikliğine giden Konyaspor ismini Torku Konyaspor olarak değiştirdi.Seneler sonra 1.lige düşen yüz yıllık Ankaragücü ve senelerdir Süper Lige hasret İzmir takımları Karşıyaka ve Göztepe aynı ligde oynayacaklar.

     Fikstüre baktığımızda ilk olarak 6.haftada Adana derbisini görüyoruz.Sert bir rekabet yaşayan bu iki kulübün ilk maçında ev sahipliğini Adana Demir üstlenecek.Ligin 9.haftasında yine bir derbi olarak İzmir'de Göztepe,Karşıyaka'ya konuk olacak.Yine 12.haftada gergin geçmesini beklediğim Göztepe ile Ankaragücü arasındaki maç İzmir'de oynanacak.

     Kısa olarak değindiğim TFF 1.liginin fikstüründe daha nice kaliteli maç var ancak ben arasından dikkat çekenleri seçtim.Doğusundan Batısına,Kuzeyinden Güneyine memleketimizin tüm renklerini dostça kucaklayarak başarılar diliyorum.Tüm sezon boyunca inşaallah olaysız,zevkli ve heyecanlı bir lig olur.Tekrar takımlara başarılar dileyerek yazımı bitiriyorum.SAYGILARIMLA...  

Ayrıntılı fikstür için ; http://www.tff.org/default.aspx?pageID=1043 adresini ziyaret edebilirsiniz...

20 Temmuz 2012 Cuma

Adrenalin... Kaldığı Yerden: Toyota GT86

Toyota’nın 50 yıllık spor otomobil birikimini, heyecan verici tasarım özellikleri ve üstün sürüş keyfiyle birleştiren Toyota GT86 Türkiye’de!

Spor otomobilde tutkunun yeni adı olan arkadan itişli Toyota GT86, sürücüsü ile bütünleşerek gerçek, saf ve eğlenceli sürüş keyfini garanti ediyor. Dünyada sadece Toyota’da sunulan önden yatay (boxer) motor ve arkadan itiş özelliklerinin hayat bulduğu sürücü odaklı Toyota GT86, aynı zamanda dünyanın en kompakt 4 kişilik spor otomobili olarak tüm dikkatleri üzerinde topluyor. Toyota GT86, yere yakın olan ağırlık merkezi ve aerodinamik tasarımıyla heyecan ve sürüş keyfi arayanlara hitap ediyor.

Toyota GT86 ultra hafif gövdesi, kompakt 4 kişilik tasarımı, mükemmel dış tasarımı
ve içeride ayrıntılara verilen önem ile sürüş keyfini en üst seviyede yaşatırken, spor otomobil zevkini de geniş kitlelerin erişimine sunuyor. Toyota’nın D-4S teknolojisiyle üretilen 2,0 lt atmosferik boxer motoru ile 200 HP güç ve 205 Nm tork sunan GT86, 6 ileri otomatik vites modellerinde 7,1 lt/100 km yakıt tüketimi ve 164 g/km CO2 salımı ile ekonomik ve çevre dostu sürüşe verdiği önemi de ortaya koyuyor. GT86’da ayrıca ABS ve devre dışı bırakılabilen VSC ile GT86’nın üstün aerodinamik özellikleri sayesinde sürücüler kişisel sürüş kabiliyetlerini ortaya çıkarma fırsatını da bulabiliyorlar. GT86’da sunulan VSC SPORT seçeneği ise dengeden ödün vermeden aracın dinamik sınırlarının keşfine imkan tanıyor.

Toyota GT86 İstanbul Park’ta yapılan lansmanla Türkiye’de satışa sunuldu. Toyota GT86’nın turuncu, kristal siyah, saten beyaz ve şimşek kırmızı olmak üzere 4 farklı renk seçeneği bulunuyor.

Toyota GT86’yı daha yakından keşfetmek için www.adrenalinkaldigiyerden.com adresini ziyaret edebilirsiniz.

Tüm yeniliklerden anında haberdar olmak için Toyota’yı Twitter’dan takip edin: https://twitter.com/Toyota_Turkiye

Bir bumads advertorial içeriğidir.

19 Temmuz 2012 Perşembe

HAYDİ BİSMİLLAH...

     Armalar farklı olabilir,rekabet üst seviyede olabilir ve hatta arada ciddi bir gerginlik de olabilir ama bayrağımız ve adımız aynıdır bizim...


     Eskişehirspor 36 yıl sonra, bugün Avrupa Ligi 2.Ön eleme maçında,Atatürk stadında İskoç ekibi St. Johnstone'u saat 20.00'de ağırlayacak ve maç Trt spor'dan  yayınlanacak.Maçı Hırvat hakem Ante Vucemilovic Simunovic yönetecek.Beşiktaş'ın sürpriz şekilde kupadan çıkartılmasıyla şans bulan Eskişehir ekibi,kadrosunu koruyarak ve güçlendirerek bu maça hazırlandı.Çeşitli takımların yurt içinde birbiri arasında sıkıntıları olabilir,bu normaldir.Ancak konu Avrupa oldu mu akan sular durmalı bence...Sonuçta bu milli bir davadır ve birlik olmak gerekir. 


     Eskişehir'in,Galatasaray'ın,Bursa'nın,Fenerbahçe'nin yada Trabzon'un kazandığı başarılar sadece kulüplerin değil ayrıca ülkemizindir..Taraftarlık gözlüğüyle bakıp ön yargılı olmak ve belli hesaplar içine girmek ülkemize yarar getirmez.Armalar farklı olsa da okuduğumuz marş ve altında olduğumuz bayrak aynıdır.Ülkemizi Avrupa'da temsil eden tüm takımlara başarılar dilerim...SAYGILARIMLA...

18 Temmuz 2012 Çarşamba

AŞKIMIZ BİTECEK BÖYLE GİDERSE...

     Bu şarkının devamını hatırlıyorsunuzdur.Devamında; "Bende hiç günah yok kabahat sende" mısrası vardır.Böyle bir girişi yapmamın sebebi Trabzonspor...

     Galatasaray,geçen sezon Engin Baytar,Selçuk İnan ve Ceyhun Gülselam'ı alarak başladığı ilginç hamlesine bu sene de devam ederek eski trabzonlu Umut ve 2011-2012 sezonunun gol kralı Burak Yılmaz'ı kadrosuna kattı.Bu enstantane sosyal medyada birden patladı ve iyice yayıldı.Artık öylesine espri konusu oldu ki her futbolcu,hatta başkan Şener ile ilgili bile haberler çıktı.

     Aslında bu esprilerden çok ders çıkarmak gerekir.Öncelikle bu futbolcuların Trabzon'da olduğu sezon müthiş bir takım kurulmuş ve gelinen yer tesadüf değilmiş ki rakibiniz tarafından böylesine akın ediliyor.Bu bir başarı kabul edilir.Diğer bir ders ise bu futbolcuları elinizde tutacak yeterli heyecanı ve hayali yönetim olarak verememişsiniz.Bundan sonraki dönemde bu konuda daha özverili çalışmaya başlayabilirsiniz.

     En son Galatasaray'a giden Burak Yılmaz'dan sonra yapılan "dostluğumuz bitti" açıklamasını da çok amatörce buldum.Oyuncunun sözleşmesinde 5 Milyon Euro'ya serbest kalır maddesi var ise ister Lazio,ister Galatasaray,ister Barcelona ve isterse Sulukulespor bile Burak ile anlaşırsa para getirmek karşılığında futbolcuyu alabilir.Bu açıklama bence yukarıda bahsettiğim oyuncu akışına ve bunda da başarı sağlanmasına,sinirle verilen bir tepkidir.

     Trabzonspor yönetimi artık şapkayı önüne alıp,neden oyuncu kaybettiklerini ve neden kaybedilenlerin yerine yine onların kalitesinde yerli-yabancı oyuncu koyamadıklarını düşünmelidir.Rakiplerine saldırıp gerginlik çıkararak üste çıkmaya çalışmamalılar çünkü şarkı gayet açık; Aşkımız bitecek böyle giderse,"Bende hiç günah yok kabahat sende"...SAYGILARIMLA...  

17 Temmuz 2012 Salı

YENİ SEZON TAHMİNLERİM


     İçinde bulunduğumuz transfer döneminde kulüplerin gerçekleştirdiği transferleri ve politikalarını biraz incelediğimizde gelecek sezonun nasıl geçeceğini az çok tahmin edebiliyoruz aslında. Geçen sezon Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş, Trabzon, Bursa, Sivas, Eskişehir liderliğe oynayacak kapasiteye sahiptiler, iddaalı kadro kurdular ve play-off sistemini dikkate alarak performans sergilediler ve bu saydığım takımların hepsi geçen sezon ilk 8'e girmeyi başarmıştı.

     Bu sezon Süper Lig ekiplerine baktığımızda özellikle Fenerbahçe, Galatasaray, Karabük ve Ordu'yu transfer piyasasında aktif görüyoruz. İki İstanbul takımı ekonomik imkânları sayesinde önemli futbolcuları kadrolarına dahil ettiler. Her sezon olduğu gibi yine şampiyonluğun en büyük adayları konumundalar. Bu sezon malesef 
benim zihnimde şöyle bir tablo oluştu şampiyonluk yarışında, FB-GS ve diğerleri.
Beşiktaş ve Trabzon'un bugünkü durumlarına baktığımızda kadro kalitelerinin geçen seneye oranla düştüğünü görüyoruz. Burak Yılmaz faktörünün artık Trabzon'da olmayışı şu an için önemli bir eksi (-), ama ben Trabzon'un kaliteli bir forvet transferi yapacağını tahmin ediyorum. Beşiktaş'ın durumu daha belirsiz, yaşanan olumsuzluklar, giden ve durumu belirsiz futbolcular, teknik adam değişikliği.. bunların hepsini üst üste koyduğumuzda Siyah-Beyazlı ekibin şampiyonluğa oynayacağını düşünmüyorum fakat tüm olumsuzluklar onlar için farklı bir motivasyon kaynağı olabilir ve çok farklı bir Beşiktaş izleyebiliriz.

     Biraz da Orduspor'dan

bahsedelim.. Çünkü bu sezon başarı adına birşeyler çabalayan, kararlı bir takım izlenimi veriyor bize. Ordu, Süper Lige gerçekten çok yakıştı. Oynadığı futbol ile kulüp yönetiminin attığı adımlar ile ligimize gerçekten renk kattılar. Aralık 2011'de yönetimi Cuper'in ellerine teslim eden Orduspor yönetimi hedefi hep yüksekte tuttu. Hedeflerinin Avrupa Kupaları ve lig şampiyonluğu olduğu sürekli dile getirildi. Bu sezon Cuper'in isteği doğrultusunda yapılan 3 Arjantinli ve 1 İspanyol oyuncu transfer edildi. Başkan Sayın Nedim Türkmen transfer konularında gerçekten profesyonelce davranıyor. Dikkat ederseniz medyada sürekli transfer dedikodusu yazılmıyor ama bir bakıyoruz istenen futbolcular imza atarken objektiflere poz veriyor. Yani imza atılana kadar spekülasyon yapılmıyor medyada, bu da çok önemli. 

     Asıl konuya dönecek olursak bu sezon ligimizde bir kutuplaşma olduğu düşüncesindeyim. FB-GS ve diğerleri şeklinde.. Bu iki takım dışındaki herhangi bir Anadolu takımı istikrarı yakalayıp, seri galibiyetlerle ligi sürdürürse ve ligi bu iki takımın arkasında 3. bitirirse işte benim gözümde Anadolunun şampiyonu "O"dur. 
Yine kendi fikrimi belirterek yazımı noktalamak istiyorum. Sanırım bu sezon La Liga'nın bir kopyasını izleyeceğiz. Orda sezon boyunca "Madrid mi Barça mı ?" diye konuşulurken bizde aynı şeyleri burda "Fener mi Cimbom mu ?" şeklinde konuşacağız. Umarım bu tahminlerimin tümünde yanılırım ve 4-5 takımlı bir şampiyonluk yarışı izleriz.

13 Temmuz 2012 Cuma

SÜPER LİG 2012-2013 FİKSTÜR ÇEKİMİ DEĞERLENDİRMESİ

     Spor Toto Süper Ligde fikstür bugün saat 11.00'de çekildi.Birbirinden zorlu maçların bizi beklediği ligde derbiler de erken başladı.2.haftada Beşiktaş evinde, uzun süre stadyum sıkıntısı yaşadığı Galatasaray'ı konuk edecek. 3.Haftanın en zorlu maçlarından birinde yine Galatasaray TT Arena'da Bursaspor'u ağırlayacak.Ligin 5.haftasında ise 3 Temmuz'dan beridir araları düzelmeyen Fenerbahçe ve Trabzonspor kozlarını Şükrü Saracoğlunda paylaşacak.

     Süper ligin 7.haftasında bu kez Fenerbahçe,sıkıntılar yaşayan Beşiktaş'ı evinde ağırlayacak.Beşiktaş,8.haftada Trabzonspor ile İstanbul'da karşılaşacak.Yine 8.haftada bir diğer zorlu maç ise Bursa Atatürk Stadyumunda Bursaspor-Fenerbahçe maçı olacak.Bursaspor 9.haftada Trabzon deplasmanına giderken,11.haftada da İstanbul'da Beşiktaş karşısına çıkacak.Ligin en zor derbisi 16.hafta maçında TT Arena'da Galatasaray ile Fenerbahçe arasında oynanacak.Son derbi 17.haftada Trabzon'da Tranzonspor ile Galatasaray arasında oynanacak ve lig devre arasına girecek.

         Tabiki ligde zor maçlar her hafta var fakat gözüme çarpan Elazığspor oldu.Ligin ilk haftasında içeride Fenerbahçe'yi ağırlayacak olan Elazığspor,2.haftada Trabzonspor deplasmanına gidiyor.3.hafta nispeten dinlenen takım 4.hafta Beşiktaş deplasmanına gidecek.5.hafta sahasında Bursaspor ile kozlarını paylaşacak takım sonraki haftalarda rahatlamaya başlayacak.13.haftada Galatasaray ile yine Elazığ'da karşılacak olan takım "beş büyüklerle" olan maçlarını böylece bitirecek.İlk 5 haftadaki  girdaptan çıkabilirse önünün açık olacağına inandığım Elazığspor'a başarılar dilerim.

     Bursaspor açısından yaz aylarında havanın daha uygun olduğu haftalarda 1.hafta Kayseri,5.hafta Elazığ ve 7.hafta Sivas deplasmanlarına gidecek olması bir avantaj olarak görülebilir.Bunun yanında Fenerbahçe'nin ligin büyük bölümünde seyahat açısından rahat olması takımın avantajı gibi duruyor.Ligde 4.hafta içerde,5.hafta yine içerde,6.hafta Kasımpaşa deplasmanı,7.hafta içerde,8.hafta Bursa deplasmanı ve 9.hafta içerde oynayacak olan Fenerbahçe seyahat bakımından önde olacak.

     Derbilerin saha durumuna bakarsak;Fenerbahçe,ilkyarı'da olan saha avantajını ikinci yarıda sadece Galatasaray ile sahasında karşılarak kullanacak.Beşiktaş,saha açısından biraz şanssız bir kura çekti sanırım çünkü sadece ikinci yarıda evinde Fenerbahçe ile karşılaşacak.Trabzonspor avantajlı kurayı çekti çünkü ikinci yarıda 2 maçını kendi evinde yapacak fakat onunda son hafta Galatasaray deplasmanı var.Son olarak Galatasaray ise ikinci yarıda 2 maç içerde fakat kritik 16.haftada Fenerbahçe ile deplasmanda oynayacak.

     Bir fikstür çekimini daha geride bıraktık.Kolay takımın olmadığı zorlu maçlar bizi bekliyor.Yine bir "ek" turvunanın düşünüldüğü ligimiz inşaallah zevkli ve temiz bir mücadeleye sahne olur.Tüm takımlara şimdiden başarılar dilerim.SAYGILARIMLA... 

Ayrıntılı fikstür için; http://www.tff.org/default.aspx?pageID=198 Adresine bakabilirsiniz...

10 Temmuz 2012 Salı

TRANSFER ÇILGINLIĞI VE GERÇEKLERİ...

     Psikologların incelemesi gereken bir olgudur transfer sezonu...Bana kalırsa ayrıca bir mali uzman ve yanında da Psikolog,insanlar üstünde beraber çalışmalıdır.Anlayamadığım bir hastalık olan transfer beklentisinden ve transferdeki gerçeklerden bahsedeceğim bugün...

     Takım taraftarları kendi bütçelerinden fedakarlık yapıp maçlara gidiyorlar ve ürün alıyorlar.Doğal olarak bir beklenti içine giriyorlar.Biz takımı sahiplendik,takımda bizi sevindirsin diye umutla bekliyorlar.Bunu anlayabiliyorum.Ancak kulübün ekonomik durumunu,transfer görüşmelerinde futbolcunun isteklerini ve son dönemlerin meşhur sorunu olan yetkisiz menajerlik sorununu hiç dikkate almıyorlar.

     Mali yapıdan başlayalım.Kulüp yönetmek ciddi bir iştir ve hayallerle yapılamaz.Kulübün gerçekleri vardır ve mali disiplinin sağlam olması gerekir.Bugün FİFA'nın düzenlemeye çalıştığı,uğrunda Beşiktaş'ı Avrupa kupasına almadığı "mali disiplin kriterlerinden" söz ediyorum.Tutarlılık ve kendini döndürebilme kulüplerin olmazsa olmazıdır.Ülkemizde düzensiz mali politika izleyenlerin borçları gözler önündeyken hala "flaş" transfer istemek ne kadar mantıklı bilemiyorum.Özellikle bu mali düzeni bozup tökezlerseniz,aldığınız maliyetli futbolcular size sorun olarak dönerler.Taraftarlar bence kulübün refahını düşünerek hareket etmelidir.

     Bir diğer gerçek futbolcu istekleridir.Bir taraftar,kulüp ile futbolcu arasında neler konuşulduğunu,oyuncunun neyi isteyip neyi istemediğini ve neyin kulübünün faydasına olacağını dikkate almalıdır.Tabi ki gerçek bir futbol izleyicisi  ve taraftarıysa bu ondan beklenir.Bu oyuncuyu yada şu oyuncuyu getiremediler demek yerine futbolcunun kulübü yada şehri beğenip beğenmemesini,yıllık istediği ücreti veya gelecek oyuncunun karakterinin kulüp yapısına uyup uymadığını öğrenerek bilinçli bir eleştiri getirmesi gerekir.Yüksek maliyetli futbolcular hem kulübe fazla yüktür hemde takımdaşlığı bozan unsurlardan biridir.Hele de alınacak oyuncu rahat bir yapıda ise diğer oyuncuların da hırsını törpüleyebilir.Bu göz ardı edilemeyecek bir gerçektir.

        Son bir gerçek olarak günümüzün meşhur mu meşhur sorunu olan yetkisiz menajerlere değineyim.Son günlerde kulüpler belli futbolcularla anlaşıyor fakat son dakikada işler birden bozuluyor,transfer olmuyor.Bu sorun genelde kulübün yöneticilerine yükleniyor ve "beceremediniz" damgası yapıştırılıyor.Ancak çoğu zaman o sorun yetkisiz menajerler yüzünden çıkıyor.Kulüp gidip futbolcuyla ve bir menajeri ile anlaşıyor ama son anda "bende menajeriyim" diye çıkıp fiyat yükselten ve arayı bozan kişiler oluyor.Kulüp belkide daha sonrasında çıkacak sorunlara önlem olması için görüşmelerden vazgeçiyor.Böylece transfer gerçekleşemiyor.

     Bir transfer sezonunda dikkat edilecek hususlar ve oluşan sıkıntılar bunlardan ibarettir.Konuyu iyice öğrenmeden ve kesin sözler duymadan yapılan yorumlar tehlikelidir.Beceremedi demek bence bilgisizce insanları aşağılamaktır.Her taraftar kulübün menfaatini düşünmek zaruretini göstermelidir.Transfer yaparken sadece yapmış olmak için değil,faydası olacaksa yapılması gerekir.Bir an önce transfer çılgınlığını bırakıp varolan kişilere saygı göstermeliyiz.SAYGILARIMLA...

6 Temmuz 2012 Cuma

Q7 KRİZİ


Son günlerde çıkan Quaresma krizi hakkında bende nacizane bir kaç satır yazma ihtiyacı hissettim. 

Quaresma, Barcelona ve İnter forması giyerek kalitesini tüm dünyaya ispat etmiş bir futbolcu, bu tartışılmaz. Türkiye'deki performansı da gayet güzeldi, formsuz olduğu dönemler oldu bu durum her futbolcuda görülebilir, unutulmamalıdır ki Q7 siyah-beyazlı takıma çok sayıda maç kazandırdı. Q7, çetesi ile birlikte çoğu maçta güzel işler çıkardı, özellikle Avrupa'daki maçlarda onları izlemek keyifliydi.

2012 Mart ayında Beşiktaş kulübünün yönetimi değişti ve Sn. Fikret Orman başkanlık koltuğuna oturdu. Göreve geldikten sonra mantıklı bir şekilde kulübte "büyük tasarruf hareketi" başlattı. Teknik yönetimi Samet Aybaba'ya teslim etti. Samet Aybaba kariyerinde 11 farklı Anadolu takımı çalıştırmış tecrübeli bir hoca ve aynı zamanda Beşiktaş'ın efsane futbolcularından. Fakat camia Avrupa kupalarından men edilme şokunu yaşarken, futbolcular başka takımların transfer listelerinde yer almışken hoca ayağının tozuyla "Quaresma'yı kampta düşünmüyorum" sözüyle taraftarın sevgilisi Q7'yi küstürerek bir kaos ortamı daha oluşturdu. Samet hoca bu çıkışıyla taraftardan ilk golü yedi. Bu şekilde "Q7 krizi" patlamış oldu ve adı sürekli ezeli rakipleri ile anılır oldu. Q7 takımda kalır yada gider henüz bir gelişme yok fakat Samet hoca Q7'yi kazanıp eski şatafatlı günlerine döndürmek yerine istemiyorum diyerek kestirip atmak kolay geldi kendisine..

Son olarak şöyle bir yorum yapmak istiyorum. Eğer Quaresma ekonomik külfet oluyorsa kulübe, yöneticiler oturur konuşur kendisiyle para konusunu. Taraftarın baş tacı, takıma maç kazandırma potansiyeli yüksek, tepeden tırnağa marka olan, her teknik adamın kadrosunda görmek istediği böyle bir futbolcuyu camiadan kesip atmak vizyon meselesidir. Beşiktaş, ekonomi yapayım farklı bir yapılanmaya gideyim derken güzel bir politika izlemiş fakat tercih konusunda vizyonu olmayan bir hoca getirerek hatalı bir hamle yapmıştır. Beşiktaş taraftarı bu sezon Carvalhal'ı çok özleyebilir..

3 Temmuz 2012 Salı

AĞLANACAK HALİMİZE GÜLERİZ KAHKAHAYLA...

  Tam 364 gün...Şike operasyonunun üstünden tam 364 gün yani 1 yıl geçti ve karar açıklandı.Türk hukuku için bir rekor sayılabilir.Karar verildi ve merakla bekleyen insanlara duyuruldu.

     Fenerbahçe kulübü başkanı Aziz Yıldırım 6 yıl 3 ay,Asbaşkan İlhan Ekşioğlu ise 1 küsur yıl hapis cezasına çarptırıldılar.Hakim önce tahliye kararını okudu.Olgun Peker,Aziz Yıldırım,İlhan Ekşioğlu ve Yusuf  Turanlı tahliye oldular ve şuanlık hapiste kimse kalmadı.Bu karar okunurken mahkeme salonunda çığlıklar koptu.Fenerbahçe televizyonundan takip ettiğim için faydasını gördüm.Daha sonra mahkeme başkanı Mehmet Ekinci,diğer cezaları okudu.Aziz Yıldırım örgüt kurmaktan ve şikeden 6 yıl 3 ay hapis ve 1.3 milyon para cezası,Olgun Peker örgütten,tehditten ve çeşitli suçlardan 10 küsur yıl ceza aldı.İbrahim Akın,Ümit Karan,Bülent Uygun,Mecnun Odyakmaz,Serdar Adalı,Tayfur Havutçu,Gökçek Vederson,Samet Güzel,Şekip Mosturoğlu,Cemil Turan,Mehmet Yıldız ve İlhan Ekşioğlu şike ve teşvik suçundan çeşitli hapis ve para cezalarına çarptırıldılar.Bu hapis cezalarının yanında beraat kararları da okundu.Trabzonspor başkanı Sadri Şener,Asbaşkan Nevzat Şakar,Zeki Mazlum,Sani Şener,Göksel Gümüşdağ,Galatasaraylı oyuncu Sercan Yıldırım,Serdar Kulbilge,Fenerbahçeli oyuncu Sezer Öztürk,Hikmet Karaman ve eski hakem Zafer Önder İpek davada beraat etti.Emanuel Emenike'nin son sözleri alınmadığı ve dosya tamamlanmadığı için dosyası ayrıldı,karar verilmedi.

     Şimdi diyeceksiniz ki nasıl olur da bu kişiler tahliye olur.Aziz Yıldırım ve diğer kişiler beraat etmediler,sadece hapiste bulundukları süre baz alınarak tahliye edildiler.Bu cezalar Yargıtay'a gidecek ve orada onanırsa kesinleşmiş olacak.Yani onanmaya kadar bu kişiler serbest bulunacaklar.Mahkeme Aziz Yıldırım'a tedbir koymadığı için başkanlığına devam edebilecek.

     Kısaca anlattığım kararlardan sonra gelelim esas konumuza.Dedik ya güleriz ağlanacak halimize diye işte tam böyle bir görüntü ortaya çıktı.Sayın Aziz Yıldırım'ın şike ve teşvik suçundan ceza alarak suçu tescillendi.Yani ortada suç var ve bu suç futbolda en ağır suç sayılıyor.Bunlar ortadayken,tahliye kararını bekleyen ve güçlü bir sosyal kurum olduğunu söyleyen Fenerbahçeli taraftarlar kararla beraber öylesine sevindiler ki mutluluktan gözleri parıldadı.Kutlamalar,bağırışlar,zıplamalar ve daha nicesi...Neyi kutluyoruz;2010-2011 sezonunda birçok maçta şike ve teşvik yapılmasının tescillenmesini...

     Objektif bakıyorum ve şaşırıyorum.Bu olay benim gönül verdiğim takımın başına gelse utançtan yerin dibine geçerdim.Ancak dün Metris'e yada Çağlayan adliyesine baktığımızda kutlamalar hat safhada.Taraftar ayakta,marşlar söylenip,Sloganlar atılıyor,tezahüratlar yapılıyor ve arada benim dikkatimi çeken bir ses;TÜRKİYE SENİNLE GURUR DUYUYOR...Evet sayın başkan,Şike yapmak ve teşvik vermek suçunu işlediğin için Türkiye seninle gurur duyuyor.Az bile yapıyorsun bence..Çünkü ne yaparsan yap biz güleriz ağlanacak halimize...SAYGILARIMLA...   

2 Temmuz 2012 Pazartesi

ŞEHİR TAKIMI TUTMAK

Güzeldir şehir takımı tutmak.. Şehrinle özdeşleşmiştir o renkler. Sokaklarda, caddelerde hep o renkleri görürsün; bayrakları, boyalı kaldırım taşlarını, dolmuşların arka camlarında takımın flamasını..

Her şehir takımının husumetli olduğu bir şehir takımı vardır mutlaka, tasvip etmesek de aralarında yüzlerce kilometre olmasına rağmen taraftar müthiş bir zevk alır marşlarda o takıma küfretmekten. Adana ve İzmir'in derbileri vardır İstanbul derbilerinin gölgesinde kalan.. Sevdanın ligi olmaz Anadolu'da, lig seviyesi ve rakibin hiç önemi yoktur "Mecnunlar" için..

Ulusal medya'ya kırgındır Anadolu takım taraftarı, öyle bir tanıtımını yaparlar ki İstanbul takımlarının gazete ve televizyonda, 6-7 yaşındaki genç kardeşlerimiz gönlünü kaptırıverir havasını solumadığı suyunu içmediği İstanbul'un takımlarına.. Nereden bilsin rant ve çıkar için İstanbul takımlarının on yıllardır halkın gözünde büyük gösterilmeye çalışıldığının..

İstanbul takımı forması giyen birini kolay kolay yürütmezler şehrin sokaklarında.. Bu kaide her şehirde aynı değildir ama, öyle semtler vardır ki Anadolu'da bir anda kendini Kadıköy'de falan sanırsın.. işte öyle İstanbul sempatizanları yüzünden kendi şehirlerinin kulüpleri tutunamaz üst liglerde.. 90-100 liraya İstanbul takımı forması alırlarda 40-50 liraya şehirlerinin formasını almazlar..

Kale arkası kültürü vardır Anadolu'da..  Bursa'nın Texası, Ankaragücü'nün Sol Kapalı'sı, Kayseri'nin Kapalı Kalesi, Adana Demir'in Şimşekleri... Her tribünün de bir reisi vardır, İstanbulluların gibi medyatik olmasa da..

Son yıllarda şehir taraftarlığı bilinci daha da oturmaya başladı ülkemizde.. Bu futbolumuz adına çok olumlu bir gelişme.. İngiltere gibi yerele inmese de bu taraftarlık olayı şehircilik bilinci bile önemli bizim için.. adamlar semt takımlarına sımsıkı bağlı amatör liglerde olsa bile.. Bizde yeni nesilleri bağlayalım doğduğumuz toprakların renklerine o zaman daha güzel olacak futbol ve rekabet ortamı, bunlarda başarıyı getirecek şehir takımlarımıza ben inanıyorum..