29 Eylül 2012 Cumartesi

HAYALLERİN KADAR YÜKSELİRSİN ; ORDUSPOR...

     Bu akşam ligin 6.haftasında Orduspor, sahasında oynadığı lig lideri Galatasaray'ı Hasan Kabze ve Bogdan Stancu'nun golleriyle 2-0 mağlup etti.Lider Galatasaray ile puan farkını 1'e indiren ve ikinciliğe yükselen takım ayrıca ligde Fenerbahçe ile şuan itibariyle namağlup oynayan iki ekipten biri durumunda gözüküyor.


     Asıl bahsetmek istediklerimden önce kısa olarak maç hakkında konuşmak istiyorum. Maç öncesi taraftar atmosferi ile ısınan ortam,takım üzerinde de etkisini göstermişti. Maç başladığında Orduspor canlı

28 Eylül 2012 Cuma

ANADOLU'YA DESTEK ANADOLU'DAN

   
     Öncelikle bir Bursaspor taraftarı olarak bu yazıyı büyük bir keyifle yazdığımı söyleyebilirim. Renklerine gönül verdiğim kulübün böylesine kurumsal hamleler yapması, her Bursasporlu gibi beni de çok mutlu etti. Önceki yazılarımızda endüstriyel futbola karşı olduğumu açık bir şekilde ifade etmiştim. Ancak hepimizin bildiği gibi günümüzde futbol dünyasının çarkları para ile dönmekte ve bir Anadolu kulübünün kendine ekstra gelir kapısı

25 Eylül 2012 Salı

ANTİPATİK YÖNETİM

     Son yıllarda futbol dünyasında en nefret ettiğim şey Arap şeyhlerinin futbola el atması, milyonlarca insanın en çok keyif aldığı bu güzelim oyuna burunlarını sokarak haksız rekabete sebeb oluyorlar benim kanâatimce.. Roman Abramovic'in Chelsea'nin hisselerini satın almasıyla başlayan bu furya son 10 yılda futboldaki bazı manevi değerlerin de önüne geçmeyi başardı. Dünyanın hiç bir yerinde değişmeyen salt kural bu çünkü, işin içine para girince akan sular durur.

     Dünya futbolundan sıyrılıp ülkemize baktığımızda büyük paraların döndüğünü her futbolsever net bir şekilde görebiliyor. Yurt dışında

23 Eylül 2012 Pazar

"PRENSİPLER ÖNEMLİ (!)"

     Endüstriyel futbolun ülkemizdeki son temsilcisi Kasımpaşa Spor Kulübü yönetiminin bugün almış olduğu karar sonucunda teknik direktör Metin Diyadin ile yollar ayrıldı. Bu ayrılığın yeşil sahada alınan sonuçlar ile ilgisinin olmadığı gayet net bir şekilde ortada, zaten kulüpten yapılan açıklamada şu cümle herşeyi özetliyor; ''Metin Diyadin'in görevine son verilmesi sonuçlarla değil, yeni oluşan şirket yönetiminin prensipleriyle alakaladır.''
     Bu konu hakkında

21 Eylül 2012 Cuma

"KOCAMAN" HAYALLERİN,"KOCAMAN" KIRIKLIĞI OLUR..

     Fenerbahçe,sahasında ağırladığı Marsilya ile 2-2 berabere kalarak UEFA Avrupa Ligine 1 puanla başladı.Saatler 20.00'yi gösterdiğinde nefesler tutuldu.Her şey güzel başladı.Stadyum fena değil,oyuncular ise istekliydi.Önce 1-0 öne geçtik.İlk yarıyı böyle kapatırken kafamızda hep galibiyet vardı.İkinci yarı başladı ve birden 2-0 öne geçtik.Atmosfer harikaydı.Taraftar çoşmuş ve marşlar söyleniyordu.Artık maç bitti derken Marsilya farkı 1'e indirdi.Olsun,buradan da maç mı vereceğiz deyip marşlara devam edildi.Hakem düdüğü ağzına götürdü ve çaldı.Çaldı çalmasına ama bizi yıkan gol için çaldı.30 saniye kala 3 puan elimizden uçtu gitti.


     Maçı izleyemeyenler için sanırım en kısa özet bu olsa gerek.Öncelikle Türk futbolu için kara bir geceyi geride bıraktık.Skor evet önemli ama asıl sorun bence oyunun kendisiydi.Dün bir yazı kaleme almıştım ve Galatasaray'ı övmüştüm.Mağlup olmasına

20 Eylül 2012 Perşembe

"DÜŞLER TİYATROSU"NDA "ŞAMPİYONLUK" OYUNU...ALKIŞLAR GALATASARAY'A...

     Fenerbahçe ve Beşiktaş daha önce bu stadyumda oyun oynadılar ve galip geldiler.O stadyumun adı "Old Trafford" stadyumuydu.İngilizler ona "düşler tiyatrosu" diyor.En güzel oyunların oynandığı mucizevi bir tiyatro.Dediğim gibi daha önce Fenerbahçe ve Beşiktaş da oynadı bu sahnede ve adını altın harflerle yazdırarak

18 Eylül 2012 Salı

İLK 4 HAFTA GÖZLEMLERİ

     Spor Toto Süper Lig 2012/13 sezonunda ilk 4 hafta geride kalırken ön plana çıkan gelişmeleri kısaca değerlendirmek istedim. Geçtiğimiz sezonun sonunda ve transfer döneminde yapılan transferler bu sezonun nasıl geçeceğini az çok kestirmemize yardımcı olmuştu zaten, bakalım 4 maçlık periyodda neler yaşanmış.

     Son şampiyon ünvanını eline alan

16 Eylül 2012 Pazar

LİGİMİZİN YETERSİZ ARENALARI...

     Ligimizde her hafta dokuz maç oynanıyor.Bu toplamda 306 maç demektir.Oyuncu kalitelerine önem verdiğimiz halde peki neden stadyumların kalitesine aynı önemi vermiyoruz?

     Eski zamanlardan beri stadyumların durumu gözüme çarpıyor.Ya ışık yetersiz yada stadyum inşaat halinde oluyor.İzlerken şahsen keyif alamıyorum.Mesela benim ilk dikkatimi çeken Avni Aker Stadyumu.Işık öylesine yetersiz ki

12 Eylül 2012 Çarşamba

MİLLİ TAKIM KAZANDI,SELÇUK İNAN KAYBETTİ...

     Milli Takım sahasında Estonya'yı 3-0 gibi farklı bir skor ve güzel oyunla yenmesini bildi.Maç hakkında fazla bir şey söylemeye gerek yok,baskılı ve iyi oynadık.Oyun güzel ama bu akşam bunu konuşmak istemiyorum.Artık Milli Takımda yaşananlar bana tat vermemeye başladı.

     Öncelikle eğer "Milli" bir takımsa bu takım,oyuncu kartelesinin geniş olması gerekir.Belki bana kulüpçülük yapıyor diyeceksiniz ama artık sadece Galatasaray ve Fenerbahçe'den oluşan bir Milli Takım canımı sıkıyor.Evet belki oynayan kadro kalitelidir ama en azından genel olan

8 Eylül 2012 Cumartesi

BASIN FAZLA "İNAN"MIŞ....

     Milli Takım dün gece Hollanda'ya 2-0 mağlup olarak elemelere kötü başladı.Maçtan önce yazdığım yazıda da belirttiğim gibi beklentileri yükseltirsek hayal kırıklığı fazla oluyor.Bugünkü yazımın konusu elbet bu olmayacak.Mağlubiyet sonrası gazete manşetlerini değerlendireceğim.Maç sonrası neden değişik tepkiler verildiğini anlatacağım.

     Bütün gazetelerin manşetinde aynı isyan; Selçuk neden yok..Biz bu sorunu senelerdir yaşıyoruz.Milli Takımın başına bir hoca getiriyoruz ama verdiği her kararda yada tercihte bu neden yok,şöyle neden oynamadın,şu niye yedek gibi bir sorgulama içine giriyoruz.Çok bilmiş tavrımız hemen devreye giriyor.Bu ülkede sanki hepimiz teknik direktörlük eğitimi almış kalite hocalarız.

     Hocanın elinde kaliteli bir kadro var.Uyum sürecini atlattığı zaman belli ki bu takım belli kademeye gelecektir.Hoca tercihini yapmış ve mücadele kapasitesi yüksek bir kadro çıkarmak istemiş.Bence Selçuğu kullanmamasının sebebi Selçuğun biraz daha hücuma yönelik rahat bir oyuncu özelliğinin olmasıdır.Yani baktığımızda evet belki Galatasaray'da iyi oynuyor ama orada Melo gibi bir subap var.Zaten kendi sahasında baskılı oynayan Galatasaray karşısında rakip kapanıyor ve Selçuk bu yüzden daha etkin gözüküyor.Hem Emre ve M.Topal,Melo seviyesine henüz gelemediler hem de rakip Hollanda,bize karşı kapanarak oynamaz.Bu sebeple hoca,ortasaha direncini kaybetmemek adına Selçuk yerine Emre ve Topal'ı koyup liderliğe de insiyatif alabilen Arda'yı vererek daha güçlü takım yaratmak istemiş.Bu hocanın takdiridir ve asla bunun üzerinden Abdullah hocayı yıpratmak söz konusu olamaz.

     Peki neden bu kadar üstünde duruluyor? Çünkü Selçuk son şampiyon Galatasaray'ın en önemli futbolcusudur.Bizim basın böyle şeyleri çok sever.Neden Hakan Şükür yok,neden bu alınmadı ve niye böyle falan gibi tanınmış futbolcuları kullanmaya bayılır.Tamam eleştirebilirsiniz ama bunun bir saygı sınırları vardır.Bence de mesela Hamit abartıldığı kadar iyi oynamıyor,dirençsiz gözüküyor.Mesela Emre daha güçlenmedi.Bunlar söylenir ama sürekli bir oyuncuya takılarak eleştiri yakışmıyor.Bakınız maçı izlerken pozisyona da girdik.Direkten dönen var,kalecinin çıkarttığı var ve net kaçırdığımız var.Bunlardan biri gol olup galip gelseydik bunların hiçbiri konuşulmayacaktı.Eleştiriye tamam ama "NE ! SELÇUK YOK MU" yada "İNANılmaz" gibi abartılı puntolarla yazılan haberler hocanın verdiği kararlara saygı göstermemektir.Yani Galatasaray'da oynuyor diye bir futbolcunun kesin oynaması mı gerekir.Koskoca Real Madrid'ten Liverpool'a transfer yapmış bir Nuri Şahin bile sonradan giriyorsa burada Selçuğu konuşmak anlamsız geliyor.Selçuk bence tamamen taktik gereği oynamamıştır.Bize karşı kapanan Estonya,Romanya yada Macaristan gibi karşılaşmalarda bence Selçuk daha etkili olacak ve Galatasaray'daki gerçek rolünü yerine getirecektir.Abartılı basını yanlış bulduğumu tekrar ifade ediyorum.Milli Takım, mücadele olarak umut verdi fakat hataları oldukça fazla ki bu da normaldir.Estonya ve devamında hataları en aza indirerek galibiyetlere başlamasını bekliyorum.Hocamıza ve oyunculara güveniyorum.Başarılar diliyorum.SAYGILARIMLA...    

7 Eylül 2012 Cuma

YİNE YENİ YENİDEN GRUP LİDERLİĞİNE DOĞRU TÜRKİYE...

     Türkiye, 2014 Futbol Dünya Kupası için elemelere bugün başlıyor.Rakip güçlü Hollanda ama Milliler kendilerine oldukça güveniyor.Bugün saat 21.30'da başlayacak karşılaşma Amsterdam Arena stadında oynanacak.Bu klasik bilgileri verdikten sonra asıl yazma amacıma artık girebilirim.

     Biz ülke olarak son iki şampiyonaya  gidemedik.Katıldığımız zaman fırtınalar koparıyoruz ama katılana kadar da bir o kadar sıkıntı çekiyoruz.Yakın tarihten örnek verirsek eğer 1998 Dünya Kupasına gidemedikten sonra 2000'de Avrupa'ya gittik.2002 Dünya kupasında 3.'lük almış bir Milli Takım,2004'te Avrupa'da yok.2006 Dünya kupasına olaylı İsviçre maçıyla gidemedikten sonra 2008 Avrupa Şampiyonasında yine yarı finale kaldık.Sonrasında oldukça sert bir düşüş ve ardı ardına 2010 ve 2012 organizasyonlarına katılamadık.

     Bizim hiç düzenli bir kadromuz olmadı.Kim 3 büyüklere geldiyse kötü de olsa anında Milli Takıma alındı.Bunun semeresini, istikrarsızlık olarak son yıllarda fevkalade acı bir şekilde yaşadık.Bizim bazı kesimlerimizde biraz yüceltme içgüdüsü var.Kendimizi sürekli yukarıda görüyoruz.Sokaktaki vatandaş da yazılı ve görsel medyamız da aynı hissiyatta.Televizyonları açıyoruz,hep aynı yayınlar yapılıyor.Biz aslanız,biz kaplanız,önümüzde kimse duramaz nutukları atılıyor.Milliyetçi duyguları aşağılamak asla aklımdan geçemez ama bunu futbolda kullanınca hiç oturmuyor.Öyle konuşmalar,yorumlar izliyorum ki zannedersin 5 tane Dünya Kupamız,3 tane Avrupa Şampiyonluğumuz var.Rakip Almanya,Hollanda,İspanya,Brezilya,Arjantin olmasına rağmen bizde duygu hep aynı oluyor.Türk'ün önünde kimse duramaz tamam ama bu sadece bir oyun ve futbolun doğrusuna göre değerlendirmek gerekir. 

     Guus Hiddink gibi iyice kendimizi aşağılayalım demiyorum ama biraz da haddimizi bilerek değerlendirme yapsak fena olmayacak.Belki bu kadro iyi fakat yeni oluşturulan bir oyuncu iskeleti var.Uyumunu değerlendirdikten sonra iddialı yorumlar yapabiliriz.Diyoruz ki Hollanda son Şampiyonada döküldü.Bakıyorsun gruba Almanya,Portekiz ve Danimarka var.Ölüm grubu denilen gruptan kim çıksa şaşırmazdım.Evet belki kötü oynadılar ama sonuçta grup da çok iyiydi.Ayrıca hocası da turnuvadan sonra değişti ve Van Gaal göreve geldi.Bunları anlatmamın sebebi küçültülen Hollanda'nın aslında göründüğü kadar kötü olmadığını vurgulamaktır.Milli Takımın üstünde rehavet oluşturmak anlamsız geliyor.

     Biz rakip kötü diyoruz ama kendi oynadığımız maçlara hiç bakmıyoruz.Milli takım,Azerbaycan'a mağlup olmadı mı? Daha önce oynadığımız Estonya maçında 0-0 berabere kalmadık mı? Burada zar zor yendiğimiz Avusturya ve Belçika maçlarını ve bunların deplasman maçlarını ne kadar kolay unuttuk.2008'e giderken Bosna'yı zor yendik.İsviçre'ye 2006'da elendik.Daha taze olan Kazakistan maçını nasıl unuturuz.Rahat olacak maçı son saniyede kazanmıştık.Daha neler neler sayarım ama yazı uzar gider.Mesela biz hiç engelsiz, kafamız rahat olarak şampiyonaya katılamadık.Ya Norveç ya İsviçre yada Hırvatistan çıktı karşımıza.Hala yorumlarda bu grubu 1.olarak tamamlarız diyenler var.Biz hangi grubu 1.bitirmişiz ki bu kadar rahat konuşuyoruz.Önce geçmişimize bakıp,oyunumuzu değerlendirerek önümüzdeki maçlarda hedefleri büyütelim.Gerçek olarak bakınca bizim seviyemiz olsa olsa Yunanistan,Belçika,Avusturya,Danimarka,İsviçre gibi ülkeler düzeyinde gözüküyor.Kesinlikle moral bozma değil amacım ve Milli Takıma desteğim,inancım hep var.Bu kadro belki de bizi 1.seviye takımlar düzeyine getirecek.Bu akşam belki de Hollanda'yı yenip çok güzel top oynayacağız.Benim eleştirim hedefleri bu kadar büyüterek sonunda insanlarda hayal kırıklığı yaratanlaradır.Bu akşam Hollanda karşısında takımımızın sonuna kadar arkasında olup desteğimizi vereceğiz.Tüm sonuçlara rağmen o bizim Milli Takımımız ve başka Türkiye yok.İnşaallah yenip avantajlı olarak ilerideki maçlara moralli gidebiliriz.Abdullah hocamıza ve tüm futbolculara başarılar diliyorum.SAYGILARIMLA...   

6 Eylül 2012 Perşembe

ARDAHANSPOR'UN CANDAMARI OL...

     Televizyonu açtığımda spor haberlerini izledim.Ardahanspor maddi kriz içerisinde kıvranıyor.Diyeceksiniz ki her kulübün maddi sıkıntısı var ama bu olay göründüğü gibi değil.Ligimiz sadece Galatasaray,Fenerbahçe ve Beşiktaş'tan ibaret değildir.Bu kulüplerin de sıkıntısı var ancak maddi anlamda çok ama çok daha az kazanan takımlar bu sıkıntıyı derinden hissediyor.

     Sadece bu derdi anlatmakla kalmayıp çözümü de aktaracağım.Ardahan halkının en çok ilgilendiği şeylerden biri futbol olduğu için takımın hali halkı üzmüş.Şehrin tek temsilcisi Ardahanspor kulübüne nasıl destek veririz diye düşünmüşler.Çözüm olarak para toplamayı deniyorlar.Herkes evinde kumbara oluşturmuş ve artanı takımına destek için ayırıyor.Esnaf da dükkanlarına kumbara koymuş ki hem insanlar görüp katkı yapsın hemde kendileri artanı oraya koysunlar.Amaç takımı kurtarmak.Son bir çare olarak bu yolu bulmuşlar ve deyim yerindeyse mücadele ediyorlar.

     Ligimizde senelerce nice şampiyonluk kazanan takımlarımız dahi maddi anlamda zorlanırken düşünün bu kulüplerin durumunu.Şampiyonluk parası adı altında alınan hava paraları,büyük stadlarında oynadıkları maçların gelirleri ve lisanslı ürünlerden gelen hasılatlar ile büyük para kazanan takımlarımız var.Bu kulüplerin yanında bir de alt liglerde olan,yayın geliri olmayan,şampiyonluk parası alamayan,küçücük stadlara gömülmüş ve ürün satışı dahi gelişmeyen kulüpleri düşünün.Elinizi vicdanınıza koyup bir kez daha düşünün.

     Sıkıntılar büyük ama en azından halk çözüm arayışı içerisinde didiniyor.Ben de bu konuyu dillendirmek istedim.Ak Parti ve CHP Ardahan Milletvekillerine,Ardahan Valisine ve tüm Ardahanlı arkadaşlarımıza sesleniyorum ve şehrinizin futbol takımına destek verin diyorum.Ardahan'ın tek temsilcisi ve eğlencesi Ardahanspor gönül ister ki bir an önce bu sıkıntılardan kurtulsun.Amacımız aslında bir kulübe dikkat çekmek değil, Ardahanspor özelinde tüm maddi destek arayan şehir kulüplerinin sesini duyurmaktır.İstanbul'da,İzmir'de,Adana'da,Ankara'da,Erzurum'da,Van'da, Bitlis'te,Bingöl'de maddi destek bekleyen tüm takımlarımızın sesini duyurmak asıl gayemizdir.Halkın desteğini gördükten sonra sevindiğim için yazımı yazma gereğini hissettim.Ardahanspor ve daha niceleri yardımlarınızı bekliyor.Tüm takımlarımıza sorunsuz sıkıntısız bir lig diliyorum.SAYGILARIMLA... 

5 Eylül 2012 Çarşamba

TÜRK'ÜN AKLI ; "SON DAKİKA" TRANSFERLERİNE DAİR..

     Sezonun başındayız ve transferlerde artık son anlara giriyoruz.Artık alıştık biz haberlere ama kısaca gündemdeki son dakika transferlerine dair konuşmak istiyorum.

     Bir spor kulübü,belli kurallar içerisinde ve profesyonellere emaneten varlığını sürdürür.Futbol özelinde konuşursak eğer yapı oldukça karışık işliyor.Ülkemize yeni yeni giren kavramlarla boğuşmaktayız.Sportif direktörlük diye bir yapı var ve biz bunu kendimize uygulamaya çalışıyoruz ancak hala bir türlü beceremiyoruz.Türk halkında genelde mevki sahibi olmak önem arz eder.Sportif direktörlük kavramında da bir mevki sırası var.Yani tüm takımla ilgili kararları ki buna transfer de dahil hoca seçimi de dahil olmak üzere oradaki direktör alır,uygular.Ancak biz bu kavramı melezleştirip hep kendimize uydurma yolunu seçiyoruz.Ya teknik direktör beğendiği oyuncuyu aldıramaz yada kendisinin istemediği oyuncu alındığı için o oyuncuyu kadrodan soğutur.Sorun kısaca mevki sorunudur.Genelde birbirimizi çekememezlikten düzen oturtamayız.Ya tamamen takım kararları teknik adamın olacak yada sürekli bir kargaşa yaşanacak.Düzenimiz düzensizlik anlayacağınız.

     Tüm takımlar sezon boyunca maçlarını oynarken bir yandan da yetkili insanlar oyuncu izlerler.Bizim takımımıza bu mu uygun şu mu uygun diyerek görüş belirlerler.Sezon bittiğinde de futbolcuyla masaya otururlar,konuşarak ya anlaşırlar yada diğer alternatiflere yönelirler.Bu işlemin normal olarak hazırlık kampı başlamadan bitmesi gerekir ki alınan yeni oyuncular zaman kaybetmeden takıma alışsınlar ve formda olsunlar.İşin normali budur fakat bizim ülkede farklı yürüyor.Türkün aklı misali son dakika olmadan harekete geçmiyoruz.Altı ay boyunca oyuncuyla görüşüp takıma monte edemeyen yetkililer nedense saatler kala transferleri patlatıveriyorlar.Alınan oyuncular mutlaka kaliteli oyuncular ve katkıları olacaktır ama bizim sıkıntımız yukarıda biraz bahsettiğim gibi sistemi melezleştirip sistemsiz hale getirmek oluyor.Transfer yapılıyor ama kim yapıyor,nasıl yapıyor belli olmuyor.Alınan oyuncuyu yönetim mi alıyor,Sportif direktör mü alıyor yoksa teknik direktör mü alıyor sürekli kafamızın köşesinde kalıyor.Ortada bir gecikme var ama sistemsizlikten kızacak birini bulamıyoruz.Diyeceksiniz ki Real Madrid bile son dakika transfer yapıyor sorun olmuyor.Benim bahsettiğim transfer değil aslında.Orada transferden sorumlu birileri var ve hata olduğunda suçluyu bulabiliyorsunuz.Zidane yada bir başkası oluyor ama sonuçta oluyor.Bizim önce yetkilileri belirleyip zamanında transfer yapmayı öğrenmemiz gerekiyor   

     Galatasaray Cris'i,Fenerbahçe Meireles'i,Beşiktaş Gökhan Süzen'i,Trabzonspor Janko ve Emerson'u,Bursaspor Tuncay'ı,Orduspor İ.Kaş'ı,Mersin Murat Ceylan'ı ve Eskişehirspor Necati'yi kadrosuna kattı.Daha unuttuğum onlarca transfer var ama bunlar şuan aklıma gelen gelişmelerdir.Transfer illa olsun yada illa olmasın diye bir görüş belirtmiyorum.Eğer yapılacaksa, bu iş kamptan önce bitirilmeli diyorum.Türk oyuncular yine avantajlılar ama yabancı oyuncuların mutlaka bir alışma devresi olacaktır.Zaten ligin 3.haftasını bitirmişken daha ne kadar sürede bu merhemler etkisini gösterebilirler merak konusu bence.Transferleri değerlendirmeden önce o transferleri yapacak olan sistemi tartışıp oturtabilirsek maça 1-0 önde başlarız.Son olarak transferlere gelince; Galatasaray yaşlı da olsa alternatifini buldu.Fenerbahçe kaliteli bir ön libero soruna çare olarak hamle yaptı.Trabzonspor biraz günü kurtarmaya çalışıyor.Bursaspor kadro derinliğini arttırma çabasında.Diğer takımlar can havli ile hamleler peşinde koşuyor.Dediğim gibi transfer yapılır ama önce balığın başına odaklanmak gerekir.SAYGILARIMLA...