Düzen, bir birey
için olmazsa olmaz bir ihtiyaçtır. Eğer siz kendi hayatınızda düzeni
sağlayamıyorsanız büyük boşluk içindesiniz demektir. Bireylerin tek tek
birleşmesiyle oluşan yapıya toplum denir ve o toplumun karakterini belirleyen yegâne
unsur kişilerin karakterleridir. Toplumlar çeşitlidir ve her toplum kendi
özelinde farklı özelliklere ve farklı düzenlere sahiptir. Şayet toplum
düzensizliği düzen edinmişse o zaman topluma müdahale edilmesi git gide
zorlaşır.
Türk
toplumunda gözlemlediğim en büyük sorun işte bu düzensizlik ve ciddiyetsizlik oldu.
Bu sorun toplumun her kademesine yoğun olarak sirayet etmiştir. Her aşamada bu
ciddiyetsizlik hep karşınıza çıkar. Bunu Türk Futbolu adına konuşmak ve
gözlemlerimi sizinle paylaşmak istiyorum.
Bir kulüp
yönetmek kolay değil biliyorum ama o kadar da zor değil bence. Büyük kulüp olmak,
boş yere para savurup içi tozpembe hayaller satmak olmamalıdır. Yüksek
maliyetli transfer yapılacaksa bu maddi olanaklara bağlıdır. Size farklı iki
örnek vereceğim; Gaziantepspor ve Beşiktaş…
Hatırlarsınız
değil mi o Tabatalı günleri. Hani dudak uçuklatan rakamlara, yukarıda adı geçen
iki kulüp arasında takas olmuştu. O gün çıkıp biri de demedi bu para nerden
geliyor nereye gidiyor. Daha sonra Beşiktaş atağa kalktı, Simao-Guti-Queresma-Almeida-Fernandes
transferleri yaptı. Bunların amacı anlatılana göre çok açıktı; Beşiktaş’ın
adını dünyaya duyurmak. O gün tartıştık mı bu transfer maliyetlerini acaba yada
dedik mi bu para nereden geliyor kime gidiyor. Bu transferleri yapan takım da
mali zafiyet içindeydi ki bunu cümle alem duymuştu. Bunlara rağmen sorduk mu
gerisini acaba?
Dünyaya
ismini duyurmak…Ne ambalajlı bir hayal…İsmini dünyaya duyurmak konusunda bizim
yöneticiler birazcık “büyük” kulüpleri örnek alsalardı ne olurdu.Mesela Real
Madrid gibi Asya’ya açılabilirsin ama bizimkiler kısa yolu seçecekler ya..İşte
toplum karakteri demek istediğim buydu.Süslü hayallere,futbolculara aldanmak ve
gerisini boş vermekti.Boş yere verilen paralar ve çıkmaza götüren
süreçti.Yapılan hataları kimse sorgulamadığından herkes istediği gibi davrandı
ve sonu acı bir tabloya dönüştü.
Son dönemde
Beşiktaş ve Gaziantepspor kulüplerinin başına gelenleri gördük. İkisi de mali yönde
yapılan büyük hataların bedelini idrak ediyorlar. Bırakın borç sıkıntısını, bir
de işin cezai durumu söz konusu oldu. Elbette bu kulüpler için istenmeyecek bir
durum fakat eğer suç unsuru varsa en ağır ceza verilerek caydırıcılık sağlanmalıdır.
Şuanda Beşiktaş’ın UEFA ile arasında bulunan süreç bakımından değerlendirirsek,
acaba yüksek maliyetli futbolculardan daha çok ismini dünyaya duyurmadı mı bu
dava…
Kulüp
yönetmek dedim ya… Bütün bu karamsar tablonun içinde bir ışık gibi parlayan
ayrıntı gördüm. İkinci Lig Beyaz Grup ekiplerinden Şanlıurfaspor, bitime üç maç
kala üç puan önde ve şampiyonluğun en önemli adayı konumunda. Size önerim var;
lütfen Şanlıurfaspor’un internet sitesine girin ve inceleyin. Orada göreceğiniz
şey gelir-gider tablosudur. Aylık yapılan harcamaları ve gelirleri kulüp kendi
internet sitesinde yayınlıyor. Yani siz eğer bu takımın taraftarı iseniz kulübe
yaptığınız katkının nereye harcandığını birebir görebilirsiniz. Küçük ya da
büyük olması gerekmez kulüplerin, yeter ki bir sistemi olsun. Eğer sisteminizi
kurmuşsanız ve şeffafsanız takdir edilirsiniz, güvenilirsiniz ve daha rahat
kulüp yönetirsiniz.
Bu değindiğim konu gerçekten Türk Futbolu için üstünde durulması
gereken bir konu bence çünkü hala bir sistemimiz yok. Futbolumuzu yükselteceksek,
hem ekonomik hemde altyapısal sistemimizi kurup öyle yola devam etmemiz gerekir.
Son yaşananları örnek olarak göstermeye çalıştım ama dediğim gibi bu sorun tüm
kulüplerimize sirayet etmiştir. Yaşananlardan ders çıkarıp “düzeni” düzeltebilirsek
işte o zaman hızla yükselebiliriz… SAYGILARIMLA…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Düşünceleriniz bizim için değerlidir, düşüncelerinizi yorum şeklinde paylaşabilirsiniz.
Google hesabınız yok ise, yorumlama biçimi bölümünden "Adı/URL" seçeneği ile yorum bırakabilirsiniz.